tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Siyah Üzüm İle Kepeksiz Saçlar

Saçlarınızda kepeklenme sorunundan kurtulmak için yapmanız gerekenler şunlar:

  • Bir salkım taze siyah üzümün suyunu çıkarın.
  • Bu suyu, iki çorba kaşığı keten tohumu yağı ve bir çay kaşığı deniz tuzuyla karıştırın.
  • Bu karışımı masaj yaparak saç derinize yayın.
  • İki saat beklettikten sonra, saç tipinize uygun bir şampuanla yıkanın.

Kepeğe karşı birebir olan bu formülden, haftada en az iki kez yararlanmanız durumundan kepeklemeden kurtulabilirsiniz.

tarihinde yayınlandı 8 Yorum

Saç Ekimi Yaptıracaklara Uzman Tavsiyesi

Saç ekimi; mevcut saç açıklığı medikal diğer yöntemlerle giderilemeyecek hastaların saçsızlık sorununu gidermeye dönük yapılan cerrahi bir işlemdir. İki farklı yöntemle yapılabilir:

[box type=”bio”] FUT (Follicular Unit Transplantation)[/box]

Şerit Yöntemi olarak bilinir. Ense bölgesinden alınan bir saçlı deri parçasının saç köklerine ayrıştırılması ve eksik yerlere ekilmesi işlemidir. Kesilen yerin, yani ensede dokunun alındığı bölgenin dikilmesi, sıklıkla pansuman yapılması, daha ağırlı bir işlem olması ve ensede iz bırakması dolayısıyla son yıllarda tercih edilmemektedir.

[box type=”bio”]FUE (Follicular Unit Extraction) [/box] Ameliyatsız yöntem olarak bilinir. Saçlar özel bir cihaz sayesinde kökleriyle beraber tek tek alınır ve eksik yerlere açılan kanallara ekilir. Dikiş atılması gerekmez Lokal anestezi altında yapıldığı için ağrısız bir işlemdir. Hastanede ve ameliyathane koşullarında yapılması gereken bu işlem ortalama 5 saat sürmektedir.

Ense bölgesinde iz bırakmaması, ağrısız olması, dikiş atılmaması, iyileşmenin çok erken olması dolayısıyla son yıllarda hastalar ve doktorlar tarafından daha fazla tercih edilmektedir. FUE sonrası bir gün istirahat önerilmekte sonraki gün hasta işbaşı yapabilmektedir. Ekilen saçlar 3. aydan itibaren çıkmakta, tamamının çıkması ortalama 9 ay sürmektedir.

[learn_more caption=”Hangi yöntemi öneriyorsunuz?”] Uzun yıllar FUT isimli yöntemi de uygulamamıza rağmen özellikle son 3 yılda hemen tamamen FUE tekniğine yöneldik. Tıbbın bütün alanlarında teknolojinin kolaylıklarından doktorlar ve hastalar faydalanmaktadır. FUE yöntemi de teknolojinin biz doktorların hizmetine sunduğu konforlu bir saç ekim yöntemi. Bu sebeple FUE tekniğini daha çok uygulamakta ve tavsiye etmekteyim.[/learn_more]

[learn_more caption=”Ağrı hiç mi olmuyor?”]Diş Hekimlerinin yaptığı ilk iğneyi hissedip diğer uygulamaları nasıl hissetmiyorsak saç ekiminde de ilk iğnelerden sonraki işlemler hasta tarafından hissedilmemektedir. Hastanın uyanık olması gereken bu sebeple genel anestezinin yapılmadığı saç ekimi esnasında ağrının hiç olmaması gerekmektedir.

Ağrının olmaması aynı zamanda operasyonun kalitesini de birebir etkilemektedir, aksi takdirde işlemi yapmak mümkün olmayacaktır. Çünkü ağrısız ve huzurlu hasta operasyon ekibi için de konfor arttırıcı bir parametredir.[/learn_more]

[learn_more caption=”Bütün uygulamalar bir günde bitmekte midir?”]Bir günde bir seans kolaylıkla bitmektedir. Bundan kastedilen hem köklerin alınması, hem kanalların ( köklerin içine yerleştirileceği delikler) açılması hem de alınan köklerin ekilmesi işlemlerinin tümüdür. Sabah 09 30 da hastanın hastaneye gelmesi ile süreç başlamaktadır. Önce hastanın fotoğrafları çekilir ve bilgisayarda planlaması yapılır. Ardından hasta mini bir check-up tan geçirilir. Eğer herhangi bir sorunla karşılaşılmazsa hasta ameliyathaneye alınır.

Uzman doktorun talebine göre anestezi doktorundan konsultasyon alınır ve saat 10 30 gibi operasyon başlar. Köklerin alınması ortalama 2 saat, kanalların açılması 45 dakika ve köklerin ekilmesi yine ortalama 2 saat olmak üzere bütün operasyon 5 saat sürmektedir. Bu zamana toplamda 1 saati bulan molaları da eklemek gerekmektedir.[/learn_more]

[learn_more caption=”Bu kadar zaman zarfında hasta sıkılmaz mı?”]

Uygulama birkaç farklı işlemi içerdiğinden dinamik bir süreçtir. Hasta gerek ekiple sohbet etmekte, gerek müzik dinlemekte gerekse TV izleyebilmektedir. Bu sebeple çoğunlukla operasyon süresi hastaya hastanın beklediğinden daha kısa gelmektedir. Bazen biraz daha uzun da sürse amaç hastaya maksimum oranda hizmet vermek olduğundan hastalar bu zaman aşımını severek kabul etmektedirler.[/learn_more]

[learn_more caption=”Kaç kişilik bir ekip saç ekimi için yeterlidir ?]

“ALTIN STANDART” a göre bu sayı 6 kişi olmalıdır. Sadece ekipteki kişi sayısı değil kullanılması gereken cihaz ve ilaçlar, malzemelerin tek kullanımlık olması, steriliteye gösterilmesi gereken özen, hastane ameliyathanesinin kullanılması, ekibin tecrübesi ve konusunun uzmanı olması, hastanın fotoğraf ve analiz arşivinin tutulması, gizlilik gibi bir çok parametre bir araya gelerek bu altın standartı oluşturmaktadır. Dünyanın iyi merkez ve hastanelerinin tümünde bu altın standart saç ekimi için olmazsa olmaz şartları oluşturur.[/learn_more]

[learn_more caption=”Bir günde kaç saç teli ekilebilmektedir?”]

Bir günde ekilmesi gereken maksimum graft (tekli veya çoklu saç köklerini barındıran ünite) 2500-2700 yani ortalama 5000-5500 saç telidir. Sayıyı arttırmak mümkündür ancak artan her sayı operasyon ekibinin konsantrasyon sınırını zorlayacağından dikkatli olmak gerekmektedir. Klasik olarak 2000 graftten sonraki rakamlar için ikinci bir seans planlanmalıdır.

[learn_more caption=”İkinci seans ne zaman yapılmalıdır?”]

Hemen ertesi gün de ikinci seans yapılabilir ancak bu durumda ekilecek greft miktarı toplamda yaklaşık 2800-3000 graft olacaktır. Ancak ikinci seans için 8-10 ay beklenecek olunursa ense bölgesi ve kulak üstleri kendi kendini tamir edeceğinden ikinci seansta alınacak graft miktarı artacak ve toplamda ekilen miktar 3500-3800 civarında olacaktır. Bu da bazen 1000 graft yani yaklaşık 2200 saçtelinin fazladan ekilmesi anlamına gelir.[/learn_more]

[learn_more caption=”Hastalar kaçıncı günde işlerinin başına dönebiliyor?”]

Operasyonun yapıldığı günü saymazsak sonraki günün istirahatle geçirilmesi yeteli olmaktadır. Bu durumda bir günlük istirahat çoğunlukla yeterli olmaktadır. Yine de örneğin Cuma günü operasyonunu yaptıran kişinin haftasonunu istirahatle geçirip pazartesi işbaşı yapması daha sağlıklı olacaktır.[/learn_more]

[learn_more caption=”Doğal bir görünüm mümkün müdür?”]

Eğer ehil ellerde ve yukarda bahsettiğim altın standartlara uygun bir operasyon yapılmış ise sonuçlar doğal ve yüz güldürücüdür. Doğal bir saç çizgisi, doğal bir sıklık ve yine doğal saç açısı oluşturmakla bu sonuca ulaşmak pekala mümkündür. Son yıllarda yapılan başarılı saç ekimi vakaları sayesinde saç ekimi düşünen hasta sayısında belirgin bir artış sağlanmıştır.[/learn_more]

[learn_more caption=”Ekilen saçların çıkmama ihtimali var mıdır?”]
Altın standartların yerine getirilmesi durumunda fire ihtimali ortalama %3 tür. Yani 1000 graft ekilen hastanın ortalama kaybı 30 graft olacaktır. Zaten bu risk baştan hesaplanıp ihtiyaç 1000 graft ise hastaya 1030-1050 arasında graft ekilmelidir. Tabi ki hastanın operasyon sonrası doktorun önerdiği bakım prensiplerine uymaması bu fire ihtimalini arttıracak en önemli parametredir. Yine de saç ekimi hastasının, doktorunun önerilerine uymakta sorun yaratmayan bir profili olduğunu belirtmekte yarar vardır.[/learn_more]

[learn_more caption=”Saçların tamamının çıkması ortalama ne kadar sürmektedir?”]

Ekilen saçlar ekildikten bir süre sonra kökleri içerde kalacak şekilde dökülürler. Ama bu geri dönüşlü bir dökülmedir. 3. aydan itibaren yeniden çıkmaya başlayan saçların 6.ayda yarısı 9-12 arasında da tamamı çıkmaktadır. Çok az hastada bu süre 1,5 yılı bulmaktadır.[/learn_more]

[learn_more caption=”Ekilen saçlar uzarlar mı?”]

Ekilen saçlar hastanın kendi saçları olduğu için tabi ki uzarlar. Diğer saçlar ile aynı hızda uzayan bu saçlar talebe göre boyatılabilir, kazıtılabilir, rüzgar, yağmur, deniz suyu gibi hiçbir şeyden etkilenmezler ve ömürboyu dökülmeden kalırlar.[/learn_more]

[learn_more caption=”Ekimden sonra bir bakım gerekli midir?”]

Bazı genç hastalar hariç özel bir bakım gerekmemektedir. Genç hastaların mevcut saçlarını korumak için ayrıca bir tedaviye ihtiyaçları vardır. İleri yaşlarda bu ihtiyaç asgariye inmektedir. Bu bakımlar evde hastanın kendi kendine rahatlıkla yapabileceği kolaylıkta olmaktadır. En önemli bakım, saç ekiminden sonra ekilen saçlar için özel olarak üretilmiş olan şampuanın doktorun tavsiyesi doğrultusunda kullanılmasıdır. Yine de saç ekimi için söylenebilecek en sihirli cümle; saç ekiminin saç dökülmesi sorununu çözmeye yardımcı tedavi seçenekleri arasında hekime olan bağımlılığı asgariye indiren tek yöntem olduğudur.[/learn_more]

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

En sık görülen saç dökülme nedenleri

Saçlarımız, güzellik ve estetiğin sembolüdür. Hatta seçtiğimiz renk ve stiliyle kendi hakkımızda çok şeyi ifade eden saçlarımız kaybıyla da beraber bizi telaşlandırır. Saç kaybı doğal bir süreç olabileceği gibi, stres kökenli veya altta yatan başka bir hastalığın uyarıcısı olarakta karşımıza çıkabilir.

Saçlarımız büyüme, gerileme, dinlenme olarak üç fazdan oluşan bir döngüde ömrünü sürdürür. Dinlenme aşamasındaki saç dökülür ancak bu kalıcı bir kayıp değildir. Bu dökülen saç tekrar büyüme fazına girerek büyümeye devam eder ve bu döngü bu şekilde devam eder. 50-100 tele kadar dökülmeyi doğal karşılıyoruz. Daha yoğun kayıplar ise sorgulanmayı gerektir ve bir dizi analizle sebep bulunup sebebe yönelik tedavi yapılır.

Saç dökülmesi nedeniyle gelen bir hasataya önce çıplak göz ve elle rutin muayenesi yapılır.Bir sonraki aşamada ise eğer altta yatan bir hastalık düşünülüyorsa çeşitli kan laboratuar testleri, saçlı deri muayenesi ile gerek görülürse deri biyopsisi, saç çekme testi ile saç telinin yapısı mikroskop altında incelenerek kesin sebep tespit edilir.

En sık görülen saç dökülme nedenleri

Erkek tipi saç dökülmesi

En sık görülen saç kaybı nedenidir.Genetik özellikler ve erkeklik hormonu nedeniyle görülen doğal bir durumdur. Bir hastalık değildir.Çok sayıda uygulanabilecek topikal tedaviler ve ilaçlarla durdurulabilen ve bazı durumlarda tedavi edilebilen bu durum ;radikal olarak saç ekim yöntemi ile kesin olarak çözülebilir.

Saçkıran (Alopesi Areata)

Bu tip saç kayıplarında düzgün yüzeyli, para büyüklüğünde veya daha geniş yuvarlak yama tarzı kel alanlar oluşur. Nadiren tüm saç ve vücut kıllarında kayıp oluşabilir. Her yaşta görülebilr. Daha çok sıkıntılar ve stres sebebiyle oluşan bu durum çocukluk yaşında ortaya çıktığında otoimmün yani bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklarlada ilişkili olabilir. Çeşitli topikal ve sistemik tedaviler ve yine psikolojik destekle tedavisi mümkün olan bir durumdur.

Kansızlık(Anemi)

En sık demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlık nedeniyle saçlar dökülür. B12 ve Folik asit eksiklikleri nedeniyle oluşan anemilerde saç dökülmesi görülür. Tespit edilen eksiklik yerine konulunca saç dökülmeside düzelir.

Tiroid hastalıkları

Fazla (hipertroidi) ve az çalışan tiroid (hipotroidi) saç kaybına neden olabilir. Tiroid hastalıkları laboratuar testleri ile araştırılabilir. Hastalığın tedavisi ile saç dökülmesi de düzelir.

Saçlı deriyi tutan hastalıklar: Mantar hastalıkları ve likenpilanopilaris dediğimiz çeşitli saçlı deriyi tutan hastalıklar saçlarda dökülmelere yol açabilir.

Yüksek ateş, ağır enfeksiyon hastalıkları

Saçların dinlenme fazına girip dökülmesine neden olabilir.Kalıcı bir kayıp yoktur hastalık iyileştikten bir süre sonra saçlar eski haline dönecektir.

Doğum sonrası

Gebelik süresi boyunca saçlar büyüme aşamasındadır; dolayısıyla saçlarda dökülme durur, saçlar gürleşir.

Doğum sonrası saçlar dinlenme fazına girer ve bu aşamada saçlarda yoğun bir dökülme görülür. Bu durum doğum sonrası 8 ay ile 1 yıla kadar devam eder ve tamamen doğal bir süreçtir tekrar saçlar eski sağlığına kavuşacaktır. Bu dönem destek tedavilerle çok daha sağlıklı atlatılabilir.

Şok diyetler, hızlı kilo vermek, proteinden fakir beslenme

Saçlarımız köklerinden ve kan yoluyla beslenir. Esas besini ise proteindir. Özellikle yaz mevsimine girişte hızla kilo verdiren diyet programları tüm vücut sağlığımız gibi saç sağlığımızı da olumsuz yönde etkiler ve ciddi saç kayıplarına yol açabilir. Proteinden fakir beslenen veya anormal beslenme alışkanlığına sahip kişilerde de benzer şekilde saçlar dinlenme fazına takılır ve dökülmeler görülebilir. Beslenme alışkanlıkları değiştirilip proteinden zengin diyet uygulandığında dökülmeler duracaktır.

İlaçlar

Bazı ilaçlar geçici bir süre saç dökülmesine neden olabilir. Romatizmal, gut, depresyon, kalp hastalığı, yüksek tansiyon için reçete edilen ilaçlar ve yüksek doz A vitamini, sivilce ve sedef tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da saç dökülmesi yapabilir.

Kanser tedavileri

Bazı kanser tedavileri saç hücrelerinin bölünmesini durdurabilir. Saçlar deriden çıkınca zayıflar ve kırılır. Bu durum terapiden 1-3 hafta sonra gerçekleşir ve hastalar saçlarının %90”ını kaybeder, terapi sona erdikten sonra saçlar tekrar büyüme gösterir ve eski haline geri döner.

Doğum kontrol hapları

Genetik yatkınlıkla beraber doğum kontrol hapı kullanımında saç dökülmesi görülebilir. Saçlar dinlenme fazına takılır. İlaç kullanımı bırakıldığında dökülme durur.

Saç koparma alışkanlığı

(Trikotillomani: Tamamen ruh sağlığı ile ilgili bir durumdur. Tırnak yeme alışkanlığı gibi saçlar koparılır. Psikolojik destek tedavisi ile düzelebilir.

[box type=”warning”] Saçlarımızla ilgili yanlış inanışlar[/box]

  • Hergün saçların yıkanması saçların fazla dökülmesine yol açamaz.
  • Saçın kısa kesilmesinin kazıtılmasının saç dökülmesini önleyici veya saçı gürleştirici etkisi yok.
  • Zeytinyağı, badem yağı ve yumurta karışımlarının saça sürülmesinin saça bir faydası yotur.
  • Yıkama ve tarama esnasında saçın dökülmesi normaldir. Ancak durup dururken dökülüyor veya elinizi attığınızda tutam tutam geliyorsa doktora başvurulmalıdır.
  • Saç dökülmesinde hala ilk başvurular kuaför ve eczaneler. Oysa saç dökülmesi bazen bize bir hastalık tanısı koydurabilecek kadar önemli olabilir. Dolayısıyla bazı alışveriş merkezlerinde ve eczanelerde saç analizi yapılır ve saç dökülmesine son gibi ürün satışı için yapılan sloganlara kanmayıp eğer saç dökülme probleminiz varsa bir dermatoloğa başvurmak en doğru yol olacaktır.
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Kök Hücre Destekli Saç Ekimi

Kök hücre destekli saç ekimi dökülme sorunu yaşayanlar ve saçını kaybetme noktasına gelmiş kişilerde çok etkili sonuçlar veriyor.

Saç dökülmesi kadın erkek yaşlı genç dinlemiyor. Pek çok nedene bağlı olarak dökülen saçlar insanı psikolojik olarak da olumsuz etkiliyor. Neyse ki tıptaki gelişmeler sevindirici, yüz güldürücü çareler sunuyor. Bunlardan biri de kök hücre destekli saç ekimi. Kök hücre (PRP) destekli FUE saç ekimi, saç dökülmesinden kurtulmakta tıbbın geldiği en yeni ve etkileyici tedavi metodu. Bu tedavinin uygulandığı Doğan Cerrahi Tıp Merkezi Medikal Estetik Birimi`nden Uzman Estetisyen Berna Bilir Yılmaz konu ile ilgili bize detaylı bilgi verdi.

SAÇLAR CANLANIYOR

Yıllar içinde yapılan birçok bilimsel çalışma doku ve organ yenilenmesi için kök hücre ismi verilen ve multipotansiyellere sahip bir hücre ayrıştırılmış ve bu sistem yakın zamanda FDA(Amerikan Sağlık Dairesi) onayını da alarak bir çok tıp alanında kullanılmaya başlandı. Bu hücrelerin en büyük kaynağı da insan kanı. Saç ekimi ve saç mezoterapisinde bu yöntemin kullanılması ilk kez 1999 yılında Japon Dr. Takakura tarafından saç dökülmesi konusunda bilimsel bir çalışma olarak yayınlandı. Bu yöntemle yapılan saç ekim işleminin özellikle de FUE ile yapılan saç ekiminin başarısını yüzde 25 arttırıyor. Ayrıca ekilen bölgede bulunan ve erkek tipi saç dökülmesinin etkisiyle minyatürize olmuş cansız saçları yüzde 80 oranında normal canlı saç haline getiriyor. Bu iki yararı bir arada göz önüne alınırsa FUE ile yapılan saç ekimi eğer kök hücre tedavisi ile desteklenirse alınacak sonuç normal FUE tedavisine göre yüzde 50`ye varan oranda daha fazla başarı demek.

Hiçbir enfeksiyon ve iz yok

Bunun yanı sıra bölgede bulunan ve dökülmeye yüz tutan saç kökleri yeniden canlanmaya başlıyor. Ayrıca bu özel hücre kokteyli saç alınan ense bölgesine de verilerek burada kalabilecek izi de tamamen ortadan kaldırıyor. Enfeksiyon riski de sıfırlanıyor. Oluşabilecek enfeksiyonu da önlemede de çok önemlidir, bu serum yoğun antibakteriyel içeriği ile de herhangi bir enfeksiyonun oluşumunu da önlemektedir.

Nasıl uygulanıyor?

Saç ekimi sonrası tedaviye belli aralıklarla devam edilmesi başarı oranını çok yükseltiyor. Uygulama için hastadan ortalama 20 cc kan alınarak özel bir işlem ile yoğun kök hücre içeren serum elde ediliyor. Bu serum özel bir işlemden geçirilerek FUE yöntemi ile çıkarılan saçlarla birleştiriliyor. Birleştirilme işleminden sonra FUE köklerinin üzerine kök hücrelerin yapıştırılması işlemine başlanıyor. Yine özel bir solüsyonla FUE kökler yıkanarak üzerindeki kök hücrelerin ayrılmaması sağlanıyor ve kök hücre ile zenginleştirilmiş FUE kökleri ekime hazır hale geliyor. Ekimden belli süreler sonrasında PRP kök hücre ile yapılan bölgeye ve saçların çıkartıldığı bölgeye uygulama tekrarlanır.

Neden bu kadar başarılı?

Saç ekimi olarak (özellikle de FUE işleminde) en önemli dezavantaj ekilen saçların ilk 1 hafta herhangi bir kan damarıyla bağlantı kuramamasıdır. Böyle olunca, kökler beslenemeyip zayıf kalıyor ve ilk 7 günlük bu dönemde de bir kısmı kayba uğruyor. Tüm bu kayıplar saç ekiminin başarısını azaltıp, güçlü olmayan saçların kaybına neden oluyor. Kök hücre ile operasyon esnasında yıkanan FUE saç kökleri vücut dışına alındığında, üzerine yapıştırılan kök hücrelerin salgıladığı proteinler sayesinde uzun süre vücut dışında canlı kalıyor. Ekilen bölgede kök hücrelerin salgıladığı büyüme hormonu ile hemen büyümeye ve beslenmeye başlıyor. Ayrıca kök hücre içerisinde bulunan VEGF hormonu ekilen saç kökü etrafında hemen yeni kan damarları oluşumunu başlatıyor. Böylece yeni ekilen saç kökünün beslenme sorunu da ortadan kalkıyor. Yeni ekilen köklerde beslenme yaşam sorunu çözülüyor.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Ekiminde Yeni Yöntemler

Yaş ve hormonal sorunlar saç ve kaşların dökülmesine ya da azalmasına neden olabiliyor.

Ancak Türkiye ile birlikte İngiltere, Fransa, Amerika gibi dünyada 30 farklı ülkede uygulanan dünyanın en prestijli saç ve kaş ekim tekniği artık Türkiye”de M. estetik uzmanı Dr. Ceyda Şener”in Nişantaşı”ndaki kliniğinde de uygulanıyor. Bu 40 yıllık deneyimli teknoloji saç ve kaş dökülmesi gibi problemlerin önüne geçmeyi mümkün kılıyor. Dr. Ceyda Şener saçları ya da kaşları dökülen kadın ve erkeklerin bu yöntemle çok daha doğal ve gür saçlara kavuşacağını söylüyor.

KAŞLARINIZA TEKRAR KAVUŞUN

Dünya üzerinde birçok ünlü isme uygulanan DHI No Touch Technique ile dökülen kaşlar tekrar çıkmaya başlıyor. Yaş ve hormonal nedenlerden ötürü saçları dökülen ya da azalan kadınlar, bu yöntemle çok daha doğal ve gür saçlara kavuşuyor. Yöntem kadınların kaş sorununu da ortadan kaldırıyor. Bu konuda kadınlar, çoğunlukla başvurdukları dövme yöntemine gerek kalmadan, DHI No Touch Technique ile tamamen doğal kaşlara sahip olarak yüz ifadelerini belirginleştirebiliyorlar.

ÇİM ADAM OLMAYA SON

Dr. Ceyda Şener”in kliniğinde uygulanan bu dünyaca ünlü saç ekim tekniğinde, enseden tek tek alınan saç kökleri, patentli bir cihaz yardımıyla diğer tekniklerdeki gibi demet demet değil, açıklık olan bölgelere tek tek ekiliyor. Kadın ve erkekte görülen her türlü saç dökülmesi tipi için geçerli olan bu yöntem, birçok saç ekim yönteminde sıklıkla ortaya çıkan morarma, bandaj, şişlik, yara ve ağrı gibi sorunları elimine ediyor. Operasyon çıkışı görüntü de, eski yöntemlerdeki portakal kabuğu görüntüsü değil, bir elma pürüzsüzlüğünde oluyor. Ayrıca saçlar uzadıktan sonra ”çim adam” görüntüsü de oluşmuyor.

ASLA DÖKÜLMÜYOR

Ekilen saç kafa derisinin arka tarafındaki saçlardan alındığı için çok sağlıklı oluyor. Çünkü kafa derisinin arka kısmında yer alan saçlar, ön kısmında yer alan saçlara oranla çok daha az dökülen, güçlü saçlardır. Hatta bu saçlar ön kısımdaki saçlara oranla çok daha geç beyazlaşıyor. Bu nedenle arkadan toplanıp da, öne ekilen saçlar sağlıklı ve güçlü saçlardır. Ayrıca, ekilen saç canlıdır, uzamaya devam ediyor ve asla dökülmüyor. Bu saçların daha sağlıklı olmasının nedeni ise DNA. İnsanoğlunun yaratılışı gereği insan beyinin en hassas kısmı olan beyincik bu kısımda yer alıyor. Bu kısım isan hayatı için çok önemli seviyede önem taşımaktadır. Bundan dolayı vücut en çok koruması gereken alan olan beyincik kısmını en güçlü saç kökleri ile koruma altına alıyor. Bu sebepten buradaki saçlar daha geç dökülüyor, hatta hayat boyu dökülmüyor.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Güzel Saçlar Bakımlı Bir Vücutta Olur…

Güzel ve sağlıklı bir vücuda sahip olmak için yenilenlere özen göstermek ve bedenin ihtiyacını bilmek yeterli. Gözler için havuç, tırnaklar için yumurta, kulaklar için tavuk, kalp için balık ve cilt için portakal yenilmeli. Beslenme uzmanları, her organın ihtiyacının farklı farklı olduğunu ifade ederek beslenmenin bu organların ihtiyaçlarına göre yapılmasını istiyor. Güzel ve sağlıklı görünüm için uzmanlar şu önerilerde bulunuyor:

Saçlar

Saçlar amino asitlere ihtiyaç duyar. Saçlarının sağlıklı uzaması ve yıpranmaması için ihtiyacın olan en önemli şey amino asittir. Bunun için; hem protein hem de amino asit içeren besinleri tercih edilmelidir. Peynir, yumurta, tavuk, hindi ve fındık gibi besinler alınmalıdır.

Cilt

Cildin ihtiyacı C Vitaminidir. Eğer cildin pürüzsüz ve sağlıklı görünmesi isteniyorsa her gün en az 60 mg C vitamini alınmalıdır. C vitaminin vücudun savunma sistemini artırıcı etkisi vardır. Bu vitamin vücuttaki yara izlerinin ve çürüklerin kapanmasına yardımcı olur, cilde pürüzsüz bir görüntü kazanır. C vitamini; taze meyve, meyve suları ve sebzelerde bol miktarda bulunur. Özellikle, portakal, greyfurt, limon, kiraz ve siyah üzüm C vitaminin bol miktarda bulunduğu besinlerdir.

Gözler

Gözlerin A vitaminine ihtiyacı var. A vitamini vücudun sağlıklı olabilmek için ihtiyaç duyduğu en önemli vitaminlerden biri. Göz sağlığına da etkisi büyük. Bunun için; havuç, ıspanak, rezene, patates, brokoli, fındık ve mercimek yenmeli.

Tırnaklar

Tırnaklar Biyotin e ihtiyaç duyar. Güzellik vitamini olarak da bilinen biyotin, saçları ve tırnak uçlarını güçlendirir. Yumurta, balık, süt, peynir, lahana ve patates biyotin içerir.

Kulaklar

İç kulakta meydana gelen kulak çınlamalarının ve duyma bozukluklarının, çinko eksikliğinden kaynaklanabileceği belirtiliyor. Bu nedenle tavuk, kuzu veya sığır eti yenmesi tavsiye ediliyor.

Diş ve dişetleri

Dişlerin Kalsiyum a ihtiyacı vardır. Diş ve dişetlerinin sağlıklı görünmesini istiyorsanız günde en az 800 mg Kalsiyum almalısınız. Süt, ıspanak, kuru incir, kayısı, rezene ve lahana ile kalsiyum ihtiyacı karşılanabilir.

Kalp

Kalp sağlığı için OMEGA-3 Yağ asitleri faydalıdır. Kalbin sinsi düşmanı kolesteroldür. Kolesterol vücudun bütün hücrelerinde bulunan yağ benzeri bir maddedir. Kolesterol hücre zarının ve bazı hormonların yapımında kullanılır. Ancak kanda fazla bulunması zararlıdır. Kolesterol bir yanda karaciğer tarafından üretilirken, besinlerden de alınır. Et süt ve yumurta gibi hayvansal ürünlerde bol miktarda bulunurken, sebze ve tahıllarda bulunmaz. Omega-3 yağ asitleri içeren balık, kalp için çok faydalıdır.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Bal ve Tarçın Saçınıza İyi Geliyor…

Bal ve Tarçın karışımı birçok hastalığa iyi gelmektedir. Eski Yunan tıbbında olduğu kadar Ayurvedik tıpta da Bal, asırlarca hayati ilaç olarak kullanılmıştır. Bugünün bilim adamları birçok hastalıkların tedavisinde Balı çok etkili bir ilaç olarak kabul etmişlerdir. Bal her türlü hastalıkta herhangi bir yan etkiye sebep olmaksızın kullanılabilmektedir. Bugünün tıp ilmi, balın tatlı olmasına karşın doğru dozlarda alındığında şeker hastaları için tehlikeli olmadığını kabul etmektedir. Kanada da yayımlanan ünlü Weekly World News dergisinin 17 Ocak 1995 tarihli sayısında batılı araştırmacılar tarafından bal ve tarçınla tedavi edilen hastalıkların listesini yayınlamıştır.

SAÇ DÖKÜLMESİ

Saçı dökülenlerle tepesi açılanlar sıcak zeytinyağı içerisine bir kaşık bal,bir tatlı kaşığı toz Tarçın ilacesiyle elde edilen krem banyodan önce başa sürülür ve taklaşık 15 dakika bekledikten sonra yıkanır. 5 dakikalık bir uygulama dahi etkili olabilir.

saç dökülmesi ve saç sağlığı dışında başka nelere iyi geldiğini de görelim…

SİVİLCELER VE DERİ

3 kısım bal, 1 kısım Tarçın ile bir krem yapılır. Bu krem uykudan önce sivilceler üzerine sürülür. Sabahleyin ılık su ile yıkanır.

Eğer 2 hafta süreyle her gün uygulanırsa sivilceleri kökünden çıkarır.

Egzama,mantar ve diğer deri enfeksiyonlarında eşit miktardaki Bal ve Tarçın karışımı uygulanır.

ARTRİT

Bir kısım Balı 2 kısım ılık su içerisine koyup üzerine bir çay kaşığı toz Tarçın ilave ederek bir krem elde edilir. Bununla vücudun ağrıyan yerlerine masaj yapılır. 1-2 dakika içerisinde ağrının azaldığını göreceksiniz.

Artritli hastalar,bir bardak sıcak su içerisinde 2 kaşık Bal ve bir çay kaşığı toz Tarçını eritip sabah ,akşam alabilirler. Eğer düzenli olarak alırlarsa Kronik Artriti olan hastalar bile tedavi olabilirler.

Kopenhag Üniversitesinde yapılan bir araştırmada ;kahvaltıdan önce bir yemek kaşığı bal ve ½ çay kaşığı toz tarçını alan 200 hastadan 73 ü bir hafta içerisinde şifa bulmuşlar, geri kalan yürüyemeyen ve hareket edemiyen hastalar da bir ay içerisinde şifa bulmuşlardır.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ

Hergün kullanılan bal ve tarçın bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve virus saldırılarına karşı korur.

Araştırmacılara göre bal, birçok vitamin ve büyük miktarda demir içermektedir. Balın düzenli kullanılması, akyuvarlar içerisindeki, bakteriler ve viruslarla savaşan, korpuskülleri de kuvvetlendirir.

DİŞ AĞRISI

Bir kaşık toz tarçın ve 5 tatlı kaşığı bal karışımı ağrıyan dişe tatbil edilir. Ağrı kesilene kadar günde üç defa tatbik edilir.

HAZIMSIZLIK VE GRİP

Toz tarçın 2 kaşık bal üzerine serpilip yemekten önce alındığında asit oluşumunu ve hazımsızlığı önler. İspanya da yapılan bir araştırmada bal içerisindeki bir maddenin grip mikroplarını öldürdüğü ve hastaları gripten koruduğu saptanmıştır.

İDRAR KESESİ ENFEKSİYONLARI

İki kaşık toz tarçın, bir tatlı kaşığı bal, ılık su içerisinde eritilip içilir. İdrar kesesindeki mikroorganizmalar üzerinde etkilidir.

KANSER

Japonya ve Avustralya da yapılan bir araştırmada, mide ve kemik kanserleri üzerinde başarılı olunmuştur. Bu tür kanserlere yakalanan hastalar günde bir kaşık bal ve bir kaşık tarçını bir ay süreyle günde üç defa almalıdırlar.

KALP HASTALIKLARI

Bal ve tarçınla bir karışım yap ve bunu her sabah kahvaltıda reçel veya marmelat yerine ekmek üzerine sür. Bu uygulama arterlerdeki kolesterolleri eriterek hastaları kalp krizinden korur. Bu uygulama ile, daha önce kalp krizi geçirmiş kişiler, ikinci krizden kilometrelerce uzakta olacaklardır.

Bu uygulamayı düzenli olarak yapan kişilerde solunum güçlüğü ortadan kalkacak ve kalp atışları kuvvetlenecektir.

KISIRLIK

Eski Yunan ve Ayurvedikler Balı, yıllardır, erkeklerin spermalarını kuvvetlendirmek için kullanmışlardır.

Eğer kudretsiz bir erkek düzenli olarak uyumadan önce 2 kaşık bal yerse problemleri çözülecektir.

Çin,Japon ve uzakdoğu ülkelerinde ,gebe kalamıyan ve uterusunu kuvvetlendirmek isteyen kadınlar asırlardır toz Tarçın kullanmaktadırlar

Gebe kalamayan kadınlar bir tutam toz Tarçın ve yarım tatlı kaşığı balı gün boyunca bir bir sakız üzerine koyup çiğnediklerinde tükürükle karışarak yavaş yavaş emilerek etkili olmaktadır.

KOLESTEROL

İki kaşık bal, üç tatlı kaşığı toz tarçın,450 gr. demlenmiş çay içerisinde eritilerek içildiğinde kan kolesterol seviyesi 2 saat içerisinde % 10 düşecektir. Artrit hastalarına tavsiye edilen kür de günde 3 defa kolesterol hastaları i,çin uygulanabilir.

Adı geçen dergideki bilgilere göre günlük gıda ile alınan bal bile kolesterolün düşmesine yardımcı olabilir.

MİDE AĞRILARI

Bal ve tarçın kürlerinin, mide ağrıları için olduğu kadar mide ülserleri için de yararlı olduğu saptanmıştır.

GAZ

Hindistan ve Japonyada yapılan araştırmalar Bal ve Tarçının midedeki gazı giderdiğini göstermiştir.

SOĞUK ALGINLIĞI

Bir kaşık ılıtılmış Bal,1/4 tatlı kaşığı toz tarçın günde üç defa yenir.

Bu uygulama birçok kronik öksürük,soğuk algınlığı ve sinüslerin temizlenmesi için de geçerlidir.

YAŞLILIK

Bal ve tarçınla hazırlanan çay,düzenli alındığında yaşlılık harabiyetini önler.

4 kaşık bal,1 kaşık toz Tarçın , 3 bardak su içerisinde kaynatılarak bir içecek hazırlanır. Günde 3-4 defa ¼ bardak miktarında içilir. Deriyi diri,taze ve yumşak tutar, yıpranmasını durdurur.

YORGUNLUK

Araştırmayı yapan Dr.Milton, bir bardak su içerisinde ½ kaşık bal ve biraz toz tarçının hergün kuşluk vakti ve vücut direncinin düşmeye başladığı takriben saat 15.00 te alındığında bir hafta içerisinde canlılığın arttığını tesbit etmiştir.

ZAYIFLAMA

Bir bardak su içerisine eşit miktarda bal ve tarçın konup kaynatılır. Hergün kahvaltıdan yarım saat önce aç karnına ve yatmadan önce içilir.

Düzenli uygulanırsa kilo verilir.

Ayrıca bu karışım düzenli olarak içildiğinde, yüksek kalorili diyet alınsa bile, vücutta yağın birikmesine engel olur.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Bakımlı Saçlar İçin Püf Noktaları

Saç bakımı günümüzde başlı başına bir uzmanlık alanı ve iş alanı haline gelmiş olsa da kendi çabanızla yapabileceğiniz bazı şeyler var. İşte bunlardan bazıları…

Kuru saçlar

Kuru saçların neme ihtiyacı vardır, bu nedenle etkili bir saç kremi her şampuanın kesinlikle olmazsa olmazı. Saçınızın kökleri dışında her yanına boydan boya uygulayın. Yaklaşık üç dakika bekleyin, ardından kayganlığı gidinceye dek durulayın.

Saç maskeleri ışıltıyı artırmak için muhteşem bir çözüm, ancak saçta beş dakikadan uzun süre bekletildiği takdirde işe yarar.

Kimyasal maddeler ve saç kurutma makinesiyle aşırı derecede kurutma en aza indirilmeli. Öte yandan gölge ve renk, gereğince yapılırsa ışıltıyı ve saçın kalitesini artırabilir. Kullanılan ürünlerdeki peroksit düzeyinin de az olmasına dikkat edilmeli.

Boyamadan sonra saç renginin korunması için, daima boyalı saçlar için geliştirilen ürünler kullanılmalı. Bu ürünler alkol içermez ve pH dengesini korur, böylece saçın fazla kurumasının önüne geçilir.

İnce ve cansız saçlar

Saç serumları kırılan uçları düzleştirmede son derece işe yarar. Parmaklarınızın arasına bir damla alarak yıpranmış saç uçlarına uygulayın.

Hacimsiz saçlar çoğu zaman fazla ürünün, özellikle de saç kremlerinin kullanması sonucu ortaya çıkar. Daha hafif bir ürüne geçin ya da birkaç gün boyunca hiç kullanmayın.

Saçlara hacim ve hareket kazandırmak amacıyla, saç diplerine (geri kalan yerlere değil) köpük sıkın. Saç kurutma makinesiyle şöyle bir kurutun.

Yağlı saçlar

Saç derisinde biriken sebum adlı yağ hücrelerinin fazlalığı düzensiz şampuanlama, terleme ya da hormonal dengesizlikten kaynaklanıyor olabilir. Saç derisindeki bezlerden gelen salgılar saç tellerinin üzerini kaplar, toz ve kirler saçta toplanır, böylece saçınız yağlı, cansız ve donuk bir görünüme bürünür. Çaresi: saçınızı her gün arındırıcı bir şampuanla yıkayın. Krem içermeyen şampuanlardan kullanın.

Dalgalı saç

Saç türleri arasında en yaygın olanı budur. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ı değişen az ya da fazla dalgalı saça sahiptir. Dalgalı saç genellikle kuru olur, bu nedenle nemlendirici içeren şampuan ve kremlere gerek vardır.

Islak saça uygulanan serumlar saç tellerini yumuşatır ayrıca serum ve köpükler saçtaki kıvrımları vurgular.

Saçın ıslakken düz taranması, jöle sürülmesi ve kendi kendine kurumaya bırakılması da izlenebilecek başka bir yöntemdir.

[box] Saçla ilgili önemli ipuçları[/box]

Saçınızın sağlığını yitirecek kadar kötüleşmesine izin vermeyin. Güneşten kaçının, özellikle de saçınız boyalıysa…

Her zaman nazik şampuanlar ya da kremler kullanın. Saç tipinize ya da saçınızın durumuna uygun ürünler seçin.

Saçınızı sert havlularla kurulamak dalgaları kıvırcık hale getirebilir.

Saç tipinizden emin değilseniz kuaförünüze ya da uzman tehşhisine başvurun.

[box type=”warning”] Saç kesiminin önemi[/box]

İnce telli ve düz saçlar cesaret ister

Saçınızı omuzlarınızdan aşağıya uzatmayın; zekice kesilmiş katlar saçınızı daha kalın göstererek hareket kazandırır. Yüz şeklinize uygun bir perçem de iyi fikirdir.

Kalın ve sert saçlar

En kolay saç tiipi, ama sürekli bakım ve kontrol gerektirir. Fazla kısa kesmeyin, yoksa çim adama benzersiniz.

Dalgalı saçlar

İnceden kalına doğru uzanır, bu yüzden kesim ve uzunluk tamamen yüz şekline bağlıdır. Ne kadar uzatırsanız, dalgaları o kadar azalır.

Kıvırcık saçlar

Bu saçların yapısı büyük çeşitlilik gösterir, ancak önünüzdeki seçenekler sınırlıdır. Doğal haliyle bırakın, iyi bakın ve örme, topuz gibi stil tekniklerini öğrenin ya da düz hale getirin. Bu sonuncusu kimyasal işlem gerektirdiğinden, saçınızı sağlıklı tutmak için sürekli bakım uygulamanız gerekecek. Düzleştirme işlemini profesyonellere bırakmanız en iyisi.
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Dökülmesinde Botoxoterapi Uygulaması

Uzun yıllardır zayıflama ve saç sağlığı tedavisinde kullanılan mezoterapi artık botoxla birleşerek daha etkili bir yönteme dönüştü.

Saç mezoterapisi

Saçın bileşiminde bulunan vitamin, mineral ve bir takım keratolitik ajanların özel bir cihaz yardımıyla saçlı deriye enjekte edilmesi esasına dayanır. Saç mezoterapisi son yıllarda etkinliğini arttıran başka bir yöntemle beraber kullanılmaktadır. Saç termoterapisi denen bu yöntemde öncelikle saçlı deri ozonlanmış özel bir sıvı yardımıyla buhara tutulur ve gözenekleri açık hale getirilir.

Yumuşamış, kanlanması artmış olan saçlı deri bu işlem sayesinde mezoterapi ilaçlarını almaya daha hazır haldedir. 15 dakika süren bu işlemden hemen sonra saç mezoterapisi yapılır ki bu da yaklaşık 15 dakika sürer. Normalde bir sonraki saç mezoterapisinin bir hafta veya iki hafta sonra tekrarlanması lazımdır. Çünkü ilaçların sebep olduğu damar genişlemesi bir süre sonra ektisini kaybedecek ve damarlar eski haline dönecektir. Damar genişlemesi o bölgede kanlanmanın artması anlamına gelir.

Damarlar ne kadar genişler ve o şekilde kalırsa kanlanma o kadar uzun sürecek bu sebeple saç köklerinin daha fazla vitamin, mineral alması mümkün olmuş olacaktır. Ancak normal mezoterapide sağlanan bu etki kısa sürelidir ve kısa sürelerle tekrarlanması gerekmektedir. İşte botoxla bu işlemin yapılması demek olan Botoxoterapi tam da bu sorunu çözme aşamasında devreye girmektedir.

Saç dökülme sorunu yaşayan hastaların bu hastalık için kullandıkları ilaçlara uzun süre devam etme zarureti vardır. Çoğunlukla 18 yaşında iken başlayan ve 35 yaşlarına kadar riskin devam ettiği bu sorun uzun süreli tedaviler veya saç ekimi ile durdurulabilmektedir. Saç dökülmesini durdurmak için kullanılan ilaçlar uzun yıllar ve hemen hemen her gün kullanılması gerektiğinden bir süre sonra hastalarda bıkkınlığa, yılgınlığa sebep olmakta ve hasta tedavisini yarım bırakmaktadır.

Dönemsel olarak tekrar başlanan tedaviler birkaç ay sonra yine aynı akibetle karşılaşmakta, binbir umutla başlanan tedaviler tekrar kesintiye uğramaktadır. Her saç dökülmesi sorunu yaşayan hastanın geçmişi yukarda bahsettiğim yarım bırakılmış tedavi öyküleriyle doludur. Şampuan ve haftada bir veya iki kez kullanılacak ev bakım kürleri hariç hemen hemen bütün tedavi protokollerini yukarıdaki akibet beklemektedir.

Botoxoterapi

Botoxoterapide iki işlem arasındaki süre bir hayli uzundur ve bu süre içinde hastanın uygun bir medikal şampuan kullanması gereğinin haricinde bir mecburiyeti yoktur. Botoxoterapi de bir saç mezoterapisi yöntemidir ancak bu uygulamanın oluşturduğu damar genişlemesi yaklaşık 6 ay sürmektedir. Uygulama materyalinin içinde kasları felç eden bir toksin olan botilismus olduğundan ötürü burada oluşan damar genişlemesi kaslar kendini toparlayıp eski haline gelinceye kadar yani yaklaşık 6-10 ay devam etmektedir.

Saç dökülmesi tedavisinde en önemli hususun o bölgenin kanlanması olduğunu yukarda söylemiştim. Saçın dökülmesi beslenmesinin bozulması ile provake olduğundan işlemin tam tersine döndürülmesi mevcut sorunu ortadan kaldıracaktır. Yine aynı şekilde bir cihaz yardımıyla uygulanan botox, saçlara başka bir tedaviye ihtiyaç duymadan 6-10 ay bol vitamin ve mineralle beslenmesi imkanı sunmuş olacaktır. Yine de bu dönemde uygun bir şampuanla saçların yıkanması gerektiğini bir kere daha tekrarlamış olalım.

Dünyada henüz çok yeni olan bu yöntem yakın bir zamanda saç dökülmesi sorunu yaşayan özellikle bayan hastalar için bir çığır açacağı düşünülmektedir.

Botoxoterapinin uzman doktorlar tarafından uygulanması zaruretine rağmen kolay ve acısız bir işlem olması, uygulama süresinin kısa olması, etkinliğinin uzun sürmesi, başka bir tedaviye ihtiyaç duyulmaması gibi bir çok faktör dolayısıyla hem hekim arkadaşlarım hem de hastalar tarafından hızlı bir şekilde benimsenece beklenmektedir.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Cildinizin Sağlığı İçin Nasıl Beslenmemelisiniz?

Yediğiniz besinler, cildinize sürdüğünüz kremlerden daha etkilidir. Sütteki biotin ile parlak bir cilde sahip olabilir, C vitamini ile kırışıklıklara savaş açabilirsiniz.

Sağlıklı bir cilt, sağlıklı bedenin yansımasıdır. Vücut vitamin, mineral ve önemli elementleri cilt altında depolar, iç organlar ihtiyaçlarını buradan karşılar. Hava kirliliği, mevsimsel ve hormonal değişiklikler, aşırı stres, yaşam tarzı (bilgisayarlı ortamlar, televizyon, elektrikli aletler) gibi faktörler nedeniyle vücut belli bir stres ortamına girer.

Vücut bu stresi minimum zararla telafi etmek için ana rezervi olan ciltten tüm ihtiyacını karşılar. Buna bağlı olarak rezerv azalır ve cilt savunmasız kalır. Yaş ilerledikçe bu kayıplar cildi kurutmaya başlar. Sağlıklı ve güzel bir cilt için yedikleriniz, sürdüklerinizden daha büyük önem taşır.

[box type=”bio”] A Vitamini ve Türevleri[/box]

Cilt sağlığında en önemli vitamin biri A vitamini ve türevleridir. Çok geniş olarak konuşulmasa da C vitamini, selenyum, dengeli beslenme, spor ve su cilt sağlığı ve kırışıklıkların giderilmesi veya oluşumunun engellenmesinde önemlidir. Yapılan bazı çalışmalar kollajen yapımı üzerine etkileri nedeni ile C vitaminini de gündeme getirmiştir. Bazı çalışmalar C vitamininin, vücudumuzdaki bağ doku denen, koruyucu doku katmanının korunmasında anahtar rolü oynadığını göstermiştir. Kollajen de bu dokunun bir elemanıdır. Kollajen sentezi için gereken sinyali C vitamininin oluşturduğu düşünülmektedir.

Genç ciltlerde daha çok kan akımı ve damarsal oluşumlar varken, yaşlılıkta azalan kan akımı ve daha çok ultraviyoleye tabii kalmış, yıpranmış, daha çok serbest radikallerin oluştuğu ciltte, daha çok C vitamini gereklidir. Hücreler ihtiyaçları kadar C vitaminini kandan alırlar ve fazla alınmış miktar ise vücuttan idrar yolu ile atılır. Sıklıkla yediğimiz, taze sebze ve meyveler C vitamini için iyi bir kaynaktır.

[box type=”bio”]Kirişikliklara Karşi E Vitamini[/box]

Ciltte kırışıklıkların oluşumuna engel olan bir diğer mekanizma da E vitaminidir. Antioksidan özelliği ile serbest radikalleri ortadan kaldırır. Bu tip ürünlerin güneşe çıkmadan değil de, güneşe maruz kaldıktan sonra uygulanması önerilmektedir. Vitamin E’nin kendisinin de ultraviyole karşısında, serbest radikaller oluşturduğu bilinmektedir. Güneşlenmeden 8 saat sonra uygulanan E vitamini yağının, ciltteki zarardan cildi koruduğu ve şişme oluşumunu engellediği söylenmektedir. Ağız yolu ile alınan E vitamininin, cilt kırışıklıkları üzerine olan etkisi yeni çalışılan bir konudur, ancak bu tip uygulamanın cildin daha sağlıklı olmasına ve ultraviyole zararlarından korunmada etkili olduğu bildirilmiştir.

Vitamin E gibi etki gösteren bir başka mineral de selenyumdur. Toprakta bulunan bu mineral besinlerimiz yolu ile alınırlar. Topraktaki selenyum içeriği doğrultusunda bazı bölgelerde alım eksikliği olur. Özellikle soğan, sarımsak gibi yemeklerimizde sıklıkla kullanılan sebzeler yüksek miktarlarda selenyum içerir. En çok ton balığında vardır.

[box type=”bio”]İçki ve Sigaradan Uzak Durun![/box]

Cilt kırışıklıkları konusunda içki ve sigaranın da çok etkisi vardır. Sigara içerdiği maddeler nedeni ile damarların büzülmesine ve kan akımının azalmasına neden olur. Ciltte tahrişlere ve kurumalara neden olur.

Vücuda su alımı da çok önemli bir faktördür, ciltte bulunan hücrelerin su içeriklerinin tam olması, yağ ve ter bezlerinin normal fonksiyonları için su çok önemlidir. Doğal olarak cildi nemlendirir. Bir kişinin günde 3 litreye yakın miktarda sıvı alması gerekir. Bol bol su içilmesi, tüm sağlık problemlerinde önerilen bir unsur olduğu gibi cildin her türlü sorununda da çok önemlidir ve etkindir. Dolaşım sisteminin, sağlıklı çalışması cildin de beslenmesi konusunda çok önemlidir. Dolaşımın artması ve düzenli olması, hücrelere daha düzenli besin ve oksijen taşınması demektir.

Daha sağlıklı bir vücut için sporda çok önemli bir faktördür. Spor, dolaşım sisteminin sağlıklı fonksiyon görmesini sağlar.

Dengeli bir beslenme, güneşten korunma, spor yapmak ve bol bol su içmek, cilt sağlığı için yapılması gereken en temel davranışlardır.

Sağlıklı Saçlar İçin de Doğru Beslenme

Saçlarımızın sağlığı da beslenmemizden etkilenir. Özellikle de saç dökülmesi önemli bir saç sağlığı sorunudur. Daha sağlıklı saçlar için beslenmemizde B vitaminleri özellikle B6, biotin, inositol, folik asit, magnezyum, kükürt ve çinko alımına yer vermeliyiz. Saçların uzaması için özellikle B vitaminlerinin önemi vardır.

B6 vitamin eksikliği ve folik asit özellikle erkeklerde saç dökülmesine neden olur. A vitaminini uzun süre yüksek dozlarda almak da saç kaybını arttırabilir. Esansiyel yağ asidi keten tohumu yağı , somon yağı saç kuruluğuna iyi gelmektedir.

Akneler Nasil Giderilir?

Dengeli beslenme cilt hücrelerini güçlü ve nemli tutar. Omega 3 ve Omega 6, elzem yağlar cilt hücrelerini saran zarı güçlendirir. Cildin daha genç görünmesini sağlar, kırışıklıkları önler. Cilt üzerindeki yaraların enfeksiyon kapmasını engeller, cildin çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Elzem yağların eksikliği, cildin kurumasına ve çabuk yaşlanmasına neden olur.

Ayrıca, Omega yağlarının ideal dengesiyle gelen düzenli kan dolaşımı sayesinde cilde daha fazla oksijen taşınır.

Omega 3 ve Omega 6 yağlarının ideal dengesi, akne, siyah nokta gibi cilt sorunlarının giderilmesinde de etkilidir. Bu gibi cilt problemleri, A, D ve E vitaminleri eksikliğinin yanı sıra elzem Omega yağlarının eksikliğinden de kaynaklanır.

[box type=”bio”]Sıkı Bir Cildin Sırrı[/box]

Lipoik asit: Vücudumuz için bir antioksidan olarak görülmektedir. Hem suda hem de yağda eriyebilme yeteneğine sahip olan lipoik asit vücudumuzun her bölgesinde etkin bir koruyuculuk yapmaktadır. Serbest radikal denilen vücudumuza zarar veren maddelerin vücudumuzda yarattığı tahribata karşı koruyucu etkisiyle, cilt hücrelerinin yenilenmesini sağladığı ve böylelikle daha dinç, canlı ve genç görünmesinde etkili olduğu bilinmektedir.

Vücudumuz tarafından üretilmekle birlikte besinler yoluyla da alınabilmektedir. Özellikle mayalı ürünlerde, tahıl ürünlerinde ve az yağlı ve yağsız kırmızı ette bulunmaktadır. Ancak burada önemli olan tüketilen besin miktarıdır ve bunun yanı sıra kolesterol probleminizin olup olmamasıdır. Bu durumda bir uzman gözetiminde ağız yoluyla alımını gerçekleştirebilirsiniz.

[box type=”bio”]Biotin:[/box]

Sağlıklı ve parlak cilt ve saçlar için ayrıca sinir sağlığı için de önemli rol oynamaktadır. Özellikle; süt, yumurta, domates, greyfurt, badem, marul ve karnabaharda bulunmaktadır.

Magnezyum ve kalsiyum gibi mineraller de pürüzsüz bir cilt sağlığını vücudumuza sağlamaktadır.

[box type=”bio”]Koenzim Q10:[/box]

Enerji üretiminde ve antioksidan olarak görev almaktadır. Antioksidan özelliğiyle yaşlanmanın etkilerini azaltıcı rolü üstlenmektedir ve bu etkisiyle cilt ve saç sağlığı yönünde de olumlu etkilerde bulunmaktadır.