tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Bal ve Tarçın Saçınıza İyi Geliyor…

Bal ve Tarçın karışımı birçok hastalığa iyi gelmektedir. Eski Yunan tıbbında olduğu kadar Ayurvedik tıpta da Bal, asırlarca hayati ilaç olarak kullanılmıştır. Bugünün bilim adamları birçok hastalıkların tedavisinde Balı çok etkili bir ilaç olarak kabul etmişlerdir. Bal her türlü hastalıkta herhangi bir yan etkiye sebep olmaksızın kullanılabilmektedir. Bugünün tıp ilmi, balın tatlı olmasına karşın doğru dozlarda alındığında şeker hastaları için tehlikeli olmadığını kabul etmektedir. Kanada da yayımlanan ünlü Weekly World News dergisinin 17 Ocak 1995 tarihli sayısında batılı araştırmacılar tarafından bal ve tarçınla tedavi edilen hastalıkların listesini yayınlamıştır.

SAÇ DÖKÜLMESİ

Saçı dökülenlerle tepesi açılanlar sıcak zeytinyağı içerisine bir kaşık bal,bir tatlı kaşığı toz Tarçın ilacesiyle elde edilen krem banyodan önce başa sürülür ve taklaşık 15 dakika bekledikten sonra yıkanır. 5 dakikalık bir uygulama dahi etkili olabilir.

saç dökülmesi ve saç sağlığı dışında başka nelere iyi geldiğini de görelim…

SİVİLCELER VE DERİ

3 kısım bal, 1 kısım Tarçın ile bir krem yapılır. Bu krem uykudan önce sivilceler üzerine sürülür. Sabahleyin ılık su ile yıkanır.

Eğer 2 hafta süreyle her gün uygulanırsa sivilceleri kökünden çıkarır.

Egzama,mantar ve diğer deri enfeksiyonlarında eşit miktardaki Bal ve Tarçın karışımı uygulanır.

ARTRİT

Bir kısım Balı 2 kısım ılık su içerisine koyup üzerine bir çay kaşığı toz Tarçın ilave ederek bir krem elde edilir. Bununla vücudun ağrıyan yerlerine masaj yapılır. 1-2 dakika içerisinde ağrının azaldığını göreceksiniz.

Artritli hastalar,bir bardak sıcak su içerisinde 2 kaşık Bal ve bir çay kaşığı toz Tarçını eritip sabah ,akşam alabilirler. Eğer düzenli olarak alırlarsa Kronik Artriti olan hastalar bile tedavi olabilirler.

Kopenhag Üniversitesinde yapılan bir araştırmada ;kahvaltıdan önce bir yemek kaşığı bal ve ½ çay kaşığı toz tarçını alan 200 hastadan 73 ü bir hafta içerisinde şifa bulmuşlar, geri kalan yürüyemeyen ve hareket edemiyen hastalar da bir ay içerisinde şifa bulmuşlardır.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ

Hergün kullanılan bal ve tarçın bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve virus saldırılarına karşı korur.

Araştırmacılara göre bal, birçok vitamin ve büyük miktarda demir içermektedir. Balın düzenli kullanılması, akyuvarlar içerisindeki, bakteriler ve viruslarla savaşan, korpuskülleri de kuvvetlendirir.

DİŞ AĞRISI

Bir kaşık toz tarçın ve 5 tatlı kaşığı bal karışımı ağrıyan dişe tatbil edilir. Ağrı kesilene kadar günde üç defa tatbik edilir.

HAZIMSIZLIK VE GRİP

Toz tarçın 2 kaşık bal üzerine serpilip yemekten önce alındığında asit oluşumunu ve hazımsızlığı önler. İspanya da yapılan bir araştırmada bal içerisindeki bir maddenin grip mikroplarını öldürdüğü ve hastaları gripten koruduğu saptanmıştır.

İDRAR KESESİ ENFEKSİYONLARI

İki kaşık toz tarçın, bir tatlı kaşığı bal, ılık su içerisinde eritilip içilir. İdrar kesesindeki mikroorganizmalar üzerinde etkilidir.

KANSER

Japonya ve Avustralya da yapılan bir araştırmada, mide ve kemik kanserleri üzerinde başarılı olunmuştur. Bu tür kanserlere yakalanan hastalar günde bir kaşık bal ve bir kaşık tarçını bir ay süreyle günde üç defa almalıdırlar.

KALP HASTALIKLARI

Bal ve tarçınla bir karışım yap ve bunu her sabah kahvaltıda reçel veya marmelat yerine ekmek üzerine sür. Bu uygulama arterlerdeki kolesterolleri eriterek hastaları kalp krizinden korur. Bu uygulama ile, daha önce kalp krizi geçirmiş kişiler, ikinci krizden kilometrelerce uzakta olacaklardır.

Bu uygulamayı düzenli olarak yapan kişilerde solunum güçlüğü ortadan kalkacak ve kalp atışları kuvvetlenecektir.

KISIRLIK

Eski Yunan ve Ayurvedikler Balı, yıllardır, erkeklerin spermalarını kuvvetlendirmek için kullanmışlardır.

Eğer kudretsiz bir erkek düzenli olarak uyumadan önce 2 kaşık bal yerse problemleri çözülecektir.

Çin,Japon ve uzakdoğu ülkelerinde ,gebe kalamıyan ve uterusunu kuvvetlendirmek isteyen kadınlar asırlardır toz Tarçın kullanmaktadırlar

Gebe kalamayan kadınlar bir tutam toz Tarçın ve yarım tatlı kaşığı balı gün boyunca bir bir sakız üzerine koyup çiğnediklerinde tükürükle karışarak yavaş yavaş emilerek etkili olmaktadır.

KOLESTEROL

İki kaşık bal, üç tatlı kaşığı toz tarçın,450 gr. demlenmiş çay içerisinde eritilerek içildiğinde kan kolesterol seviyesi 2 saat içerisinde % 10 düşecektir. Artrit hastalarına tavsiye edilen kür de günde 3 defa kolesterol hastaları i,çin uygulanabilir.

Adı geçen dergideki bilgilere göre günlük gıda ile alınan bal bile kolesterolün düşmesine yardımcı olabilir.

MİDE AĞRILARI

Bal ve tarçın kürlerinin, mide ağrıları için olduğu kadar mide ülserleri için de yararlı olduğu saptanmıştır.

GAZ

Hindistan ve Japonyada yapılan araştırmalar Bal ve Tarçının midedeki gazı giderdiğini göstermiştir.

SOĞUK ALGINLIĞI

Bir kaşık ılıtılmış Bal,1/4 tatlı kaşığı toz tarçın günde üç defa yenir.

Bu uygulama birçok kronik öksürük,soğuk algınlığı ve sinüslerin temizlenmesi için de geçerlidir.

YAŞLILIK

Bal ve tarçınla hazırlanan çay,düzenli alındığında yaşlılık harabiyetini önler.

4 kaşık bal,1 kaşık toz Tarçın , 3 bardak su içerisinde kaynatılarak bir içecek hazırlanır. Günde 3-4 defa ¼ bardak miktarında içilir. Deriyi diri,taze ve yumşak tutar, yıpranmasını durdurur.

YORGUNLUK

Araştırmayı yapan Dr.Milton, bir bardak su içerisinde ½ kaşık bal ve biraz toz tarçının hergün kuşluk vakti ve vücut direncinin düşmeye başladığı takriben saat 15.00 te alındığında bir hafta içerisinde canlılığın arttığını tesbit etmiştir.

ZAYIFLAMA

Bir bardak su içerisine eşit miktarda bal ve tarçın konup kaynatılır. Hergün kahvaltıdan yarım saat önce aç karnına ve yatmadan önce içilir.

Düzenli uygulanırsa kilo verilir.

Ayrıca bu karışım düzenli olarak içildiğinde, yüksek kalorili diyet alınsa bile, vücutta yağın birikmesine engel olur.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Dökülmesinde Botoxoterapi Uygulaması

Uzun yıllardır zayıflama ve saç sağlığı tedavisinde kullanılan mezoterapi artık botoxla birleşerek daha etkili bir yönteme dönüştü.

Saç mezoterapisi

Saçın bileşiminde bulunan vitamin, mineral ve bir takım keratolitik ajanların özel bir cihaz yardımıyla saçlı deriye enjekte edilmesi esasına dayanır. Saç mezoterapisi son yıllarda etkinliğini arttıran başka bir yöntemle beraber kullanılmaktadır. Saç termoterapisi denen bu yöntemde öncelikle saçlı deri ozonlanmış özel bir sıvı yardımıyla buhara tutulur ve gözenekleri açık hale getirilir.

Yumuşamış, kanlanması artmış olan saçlı deri bu işlem sayesinde mezoterapi ilaçlarını almaya daha hazır haldedir. 15 dakika süren bu işlemden hemen sonra saç mezoterapisi yapılır ki bu da yaklaşık 15 dakika sürer. Normalde bir sonraki saç mezoterapisinin bir hafta veya iki hafta sonra tekrarlanması lazımdır. Çünkü ilaçların sebep olduğu damar genişlemesi bir süre sonra ektisini kaybedecek ve damarlar eski haline dönecektir. Damar genişlemesi o bölgede kanlanmanın artması anlamına gelir.

Damarlar ne kadar genişler ve o şekilde kalırsa kanlanma o kadar uzun sürecek bu sebeple saç köklerinin daha fazla vitamin, mineral alması mümkün olmuş olacaktır. Ancak normal mezoterapide sağlanan bu etki kısa sürelidir ve kısa sürelerle tekrarlanması gerekmektedir. İşte botoxla bu işlemin yapılması demek olan Botoxoterapi tam da bu sorunu çözme aşamasında devreye girmektedir.

Saç dökülme sorunu yaşayan hastaların bu hastalık için kullandıkları ilaçlara uzun süre devam etme zarureti vardır. Çoğunlukla 18 yaşında iken başlayan ve 35 yaşlarına kadar riskin devam ettiği bu sorun uzun süreli tedaviler veya saç ekimi ile durdurulabilmektedir. Saç dökülmesini durdurmak için kullanılan ilaçlar uzun yıllar ve hemen hemen her gün kullanılması gerektiğinden bir süre sonra hastalarda bıkkınlığa, yılgınlığa sebep olmakta ve hasta tedavisini yarım bırakmaktadır.

Dönemsel olarak tekrar başlanan tedaviler birkaç ay sonra yine aynı akibetle karşılaşmakta, binbir umutla başlanan tedaviler tekrar kesintiye uğramaktadır. Her saç dökülmesi sorunu yaşayan hastanın geçmişi yukarda bahsettiğim yarım bırakılmış tedavi öyküleriyle doludur. Şampuan ve haftada bir veya iki kez kullanılacak ev bakım kürleri hariç hemen hemen bütün tedavi protokollerini yukarıdaki akibet beklemektedir.

Botoxoterapi

Botoxoterapide iki işlem arasındaki süre bir hayli uzundur ve bu süre içinde hastanın uygun bir medikal şampuan kullanması gereğinin haricinde bir mecburiyeti yoktur. Botoxoterapi de bir saç mezoterapisi yöntemidir ancak bu uygulamanın oluşturduğu damar genişlemesi yaklaşık 6 ay sürmektedir. Uygulama materyalinin içinde kasları felç eden bir toksin olan botilismus olduğundan ötürü burada oluşan damar genişlemesi kaslar kendini toparlayıp eski haline gelinceye kadar yani yaklaşık 6-10 ay devam etmektedir.

Saç dökülmesi tedavisinde en önemli hususun o bölgenin kanlanması olduğunu yukarda söylemiştim. Saçın dökülmesi beslenmesinin bozulması ile provake olduğundan işlemin tam tersine döndürülmesi mevcut sorunu ortadan kaldıracaktır. Yine aynı şekilde bir cihaz yardımıyla uygulanan botox, saçlara başka bir tedaviye ihtiyaç duymadan 6-10 ay bol vitamin ve mineralle beslenmesi imkanı sunmuş olacaktır. Yine de bu dönemde uygun bir şampuanla saçların yıkanması gerektiğini bir kere daha tekrarlamış olalım.

Dünyada henüz çok yeni olan bu yöntem yakın bir zamanda saç dökülmesi sorunu yaşayan özellikle bayan hastalar için bir çığır açacağı düşünülmektedir.

Botoxoterapinin uzman doktorlar tarafından uygulanması zaruretine rağmen kolay ve acısız bir işlem olması, uygulama süresinin kısa olması, etkinliğinin uzun sürmesi, başka bir tedaviye ihtiyaç duyulmaması gibi bir çok faktör dolayısıyla hem hekim arkadaşlarım hem de hastalar tarafından hızlı bir şekilde benimsenece beklenmektedir.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Cildinizin Sağlığı İçin Nasıl Beslenmemelisiniz?

Yediğiniz besinler, cildinize sürdüğünüz kremlerden daha etkilidir. Sütteki biotin ile parlak bir cilde sahip olabilir, C vitamini ile kırışıklıklara savaş açabilirsiniz.

Sağlıklı bir cilt, sağlıklı bedenin yansımasıdır. Vücut vitamin, mineral ve önemli elementleri cilt altında depolar, iç organlar ihtiyaçlarını buradan karşılar. Hava kirliliği, mevsimsel ve hormonal değişiklikler, aşırı stres, yaşam tarzı (bilgisayarlı ortamlar, televizyon, elektrikli aletler) gibi faktörler nedeniyle vücut belli bir stres ortamına girer.

Vücut bu stresi minimum zararla telafi etmek için ana rezervi olan ciltten tüm ihtiyacını karşılar. Buna bağlı olarak rezerv azalır ve cilt savunmasız kalır. Yaş ilerledikçe bu kayıplar cildi kurutmaya başlar. Sağlıklı ve güzel bir cilt için yedikleriniz, sürdüklerinizden daha büyük önem taşır.

[box type=”bio”] A Vitamini ve Türevleri[/box]

Cilt sağlığında en önemli vitamin biri A vitamini ve türevleridir. Çok geniş olarak konuşulmasa da C vitamini, selenyum, dengeli beslenme, spor ve su cilt sağlığı ve kırışıklıkların giderilmesi veya oluşumunun engellenmesinde önemlidir. Yapılan bazı çalışmalar kollajen yapımı üzerine etkileri nedeni ile C vitaminini de gündeme getirmiştir. Bazı çalışmalar C vitamininin, vücudumuzdaki bağ doku denen, koruyucu doku katmanının korunmasında anahtar rolü oynadığını göstermiştir. Kollajen de bu dokunun bir elemanıdır. Kollajen sentezi için gereken sinyali C vitamininin oluşturduğu düşünülmektedir.

Genç ciltlerde daha çok kan akımı ve damarsal oluşumlar varken, yaşlılıkta azalan kan akımı ve daha çok ultraviyoleye tabii kalmış, yıpranmış, daha çok serbest radikallerin oluştuğu ciltte, daha çok C vitamini gereklidir. Hücreler ihtiyaçları kadar C vitaminini kandan alırlar ve fazla alınmış miktar ise vücuttan idrar yolu ile atılır. Sıklıkla yediğimiz, taze sebze ve meyveler C vitamini için iyi bir kaynaktır.

[box type=”bio”]Kirişikliklara Karşi E Vitamini[/box]

Ciltte kırışıklıkların oluşumuna engel olan bir diğer mekanizma da E vitaminidir. Antioksidan özelliği ile serbest radikalleri ortadan kaldırır. Bu tip ürünlerin güneşe çıkmadan değil de, güneşe maruz kaldıktan sonra uygulanması önerilmektedir. Vitamin E’nin kendisinin de ultraviyole karşısında, serbest radikaller oluşturduğu bilinmektedir. Güneşlenmeden 8 saat sonra uygulanan E vitamini yağının, ciltteki zarardan cildi koruduğu ve şişme oluşumunu engellediği söylenmektedir. Ağız yolu ile alınan E vitamininin, cilt kırışıklıkları üzerine olan etkisi yeni çalışılan bir konudur, ancak bu tip uygulamanın cildin daha sağlıklı olmasına ve ultraviyole zararlarından korunmada etkili olduğu bildirilmiştir.

Vitamin E gibi etki gösteren bir başka mineral de selenyumdur. Toprakta bulunan bu mineral besinlerimiz yolu ile alınırlar. Topraktaki selenyum içeriği doğrultusunda bazı bölgelerde alım eksikliği olur. Özellikle soğan, sarımsak gibi yemeklerimizde sıklıkla kullanılan sebzeler yüksek miktarlarda selenyum içerir. En çok ton balığında vardır.

[box type=”bio”]İçki ve Sigaradan Uzak Durun![/box]

Cilt kırışıklıkları konusunda içki ve sigaranın da çok etkisi vardır. Sigara içerdiği maddeler nedeni ile damarların büzülmesine ve kan akımının azalmasına neden olur. Ciltte tahrişlere ve kurumalara neden olur.

Vücuda su alımı da çok önemli bir faktördür, ciltte bulunan hücrelerin su içeriklerinin tam olması, yağ ve ter bezlerinin normal fonksiyonları için su çok önemlidir. Doğal olarak cildi nemlendirir. Bir kişinin günde 3 litreye yakın miktarda sıvı alması gerekir. Bol bol su içilmesi, tüm sağlık problemlerinde önerilen bir unsur olduğu gibi cildin her türlü sorununda da çok önemlidir ve etkindir. Dolaşım sisteminin, sağlıklı çalışması cildin de beslenmesi konusunda çok önemlidir. Dolaşımın artması ve düzenli olması, hücrelere daha düzenli besin ve oksijen taşınması demektir.

Daha sağlıklı bir vücut için sporda çok önemli bir faktördür. Spor, dolaşım sisteminin sağlıklı fonksiyon görmesini sağlar.

Dengeli bir beslenme, güneşten korunma, spor yapmak ve bol bol su içmek, cilt sağlığı için yapılması gereken en temel davranışlardır.

Sağlıklı Saçlar İçin de Doğru Beslenme

Saçlarımızın sağlığı da beslenmemizden etkilenir. Özellikle de saç dökülmesi önemli bir saç sağlığı sorunudur. Daha sağlıklı saçlar için beslenmemizde B vitaminleri özellikle B6, biotin, inositol, folik asit, magnezyum, kükürt ve çinko alımına yer vermeliyiz. Saçların uzaması için özellikle B vitaminlerinin önemi vardır.

B6 vitamin eksikliği ve folik asit özellikle erkeklerde saç dökülmesine neden olur. A vitaminini uzun süre yüksek dozlarda almak da saç kaybını arttırabilir. Esansiyel yağ asidi keten tohumu yağı , somon yağı saç kuruluğuna iyi gelmektedir.

Akneler Nasil Giderilir?

Dengeli beslenme cilt hücrelerini güçlü ve nemli tutar. Omega 3 ve Omega 6, elzem yağlar cilt hücrelerini saran zarı güçlendirir. Cildin daha genç görünmesini sağlar, kırışıklıkları önler. Cilt üzerindeki yaraların enfeksiyon kapmasını engeller, cildin çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Elzem yağların eksikliği, cildin kurumasına ve çabuk yaşlanmasına neden olur.

Ayrıca, Omega yağlarının ideal dengesiyle gelen düzenli kan dolaşımı sayesinde cilde daha fazla oksijen taşınır.

Omega 3 ve Omega 6 yağlarının ideal dengesi, akne, siyah nokta gibi cilt sorunlarının giderilmesinde de etkilidir. Bu gibi cilt problemleri, A, D ve E vitaminleri eksikliğinin yanı sıra elzem Omega yağlarının eksikliğinden de kaynaklanır.

[box type=”bio”]Sıkı Bir Cildin Sırrı[/box]

Lipoik asit: Vücudumuz için bir antioksidan olarak görülmektedir. Hem suda hem de yağda eriyebilme yeteneğine sahip olan lipoik asit vücudumuzun her bölgesinde etkin bir koruyuculuk yapmaktadır. Serbest radikal denilen vücudumuza zarar veren maddelerin vücudumuzda yarattığı tahribata karşı koruyucu etkisiyle, cilt hücrelerinin yenilenmesini sağladığı ve böylelikle daha dinç, canlı ve genç görünmesinde etkili olduğu bilinmektedir.

Vücudumuz tarafından üretilmekle birlikte besinler yoluyla da alınabilmektedir. Özellikle mayalı ürünlerde, tahıl ürünlerinde ve az yağlı ve yağsız kırmızı ette bulunmaktadır. Ancak burada önemli olan tüketilen besin miktarıdır ve bunun yanı sıra kolesterol probleminizin olup olmamasıdır. Bu durumda bir uzman gözetiminde ağız yoluyla alımını gerçekleştirebilirsiniz.

[box type=”bio”]Biotin:[/box]

Sağlıklı ve parlak cilt ve saçlar için ayrıca sinir sağlığı için de önemli rol oynamaktadır. Özellikle; süt, yumurta, domates, greyfurt, badem, marul ve karnabaharda bulunmaktadır.

Magnezyum ve kalsiyum gibi mineraller de pürüzsüz bir cilt sağlığını vücudumuza sağlamaktadır.

[box type=”bio”]Koenzim Q10:[/box]

Enerji üretiminde ve antioksidan olarak görev almaktadır. Antioksidan özelliğiyle yaşlanmanın etkilerini azaltıcı rolü üstlenmektedir ve bu etkisiyle cilt ve saç sağlığı yönünde de olumlu etkilerde bulunmaktadır.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Cilde iyi gelen alışkanlıklar

Vücudumuz ilk sinyallerini cildimiz üzerinden verir. Cildimiz, hislerimizin ve yiyip içtiklerimizin göstergesidir. İyi dinlenip dinlenmediğimizi bile ele verir. Bu alışkanlıkları edindiğinizde, cildinizin hayallerinizdeki güzelliğe yavaş yavaş yaklaştığını göreceksiniz!

[box type=”bio”] MASAJ YAPIN[/box]
Vücudunuzu dinlendirmek için iyi bir masajdan daha sakinleştirici bir şey yoktur. Her duştan sonra masaj yağınızı alın, nemli vücudunuza, ayaklarınızdan başlayarak göğsünüze doğru dairesel hareketlerle yayın.

[box type=”bio”]DETOKS[/box]
Doğal meyve suları vitamin açısından zengindir. Toksinleri atmaya yarar ve sindirimi kolaylaştırır. Güne taze bir bardak elma, kivi ya da nar suyuyla başlayıp daha iyi hissedebilirsiniz.

[box type=”bio”]BESLENMEYE DİKKAT[/box]
Sabah’taki habere göre, iyi beslenmek için diyetisyenlere para dökmenize gerek yok. Sıkı bir kahvaltı, öğlene doğru yoğurt, öğlen yemeğinde yeşil salata ile ızgara et ya da balık tercih edilebilir, akşam yemeğinde ise sebzeyle proteini artırabilirsiniz. Bu alışkanlıkla kendinize daha hafif, sağlıklı ve güzel hissedeceksiniz.

[box type=”bio”]KAFEİN YERİNE SU[/box]
Birkaç günlüğüne sigara ve kafein tüketimini durdurun. Kahve ya da sigara içmek istediğinizde onlar yerine bol bol su içmeye çalışın.

[box type=”bio”]ÖLÜ DERİDEN ARININ[/box]
Kışın teniniz oksijensiz ve soluk görünür. Günde 30 dakikanızı bile almayacak küçük rötuşlarla vücudunuza meyve özleri uygulayıp ölü derilerinizden arınabilirsiniz.

[box type=”bio”]CİLDİNİZİ ARINDIRIN[/box]
Makyaj çıkartmaya asla üşenmeyin. Makyajınızı temizledikten sonra yüzünüzü iyi bir tonikle yıkayıp, su bazlı bir nemlendiriciyle esnek, temiz ve yumuşak tutun.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Sağlıklı Saçlar Sağlıklı Ciltte Olur

Kış mevsiminde cilt sağlığının korunması için günde 8 bardak su içilmesi öneriliyor.

Dermatoloji Uzmanı Dr. Hacı Ali Telbisoğlu, kış mevsiminde sağlıklı bir tene sahip olmak, cildi soğuktan korumak ve yaşlanma etkilerini geciktirmek için alınabilecek birkaç önlemin etkili olabileceğini belirtti.

Derinin, epidermis ve dermis adı verilen 2 temel tabakadan oluştuğunu, yenilenen hücrelerin alt tabakadan üste doğru çıktığını bildiren Telbisoğlu, ”Sürekli yenilenen bu hücrelerin en alttaki tabakadan üste çıkmasına kadar 3-4 haftalık bir süre geçiyor. Kollajen doku, en yoğun dermiste bulunmak üzere tüm deriyi bir ağ gibi sarıyor. Zamanla zayıflayan kollajen doku özelliğini, cilt de elastikiyetini kaybediyor ve yaşlanma süreci başlıyor” dedi.

Cildin, vücudun en geniş organı ve dışa açılan penceresi olduğunu, bu nedenle de dış etmenlerden de çok çabuk etkilendiğini dile getiren Telbisoğlu, cildi kış şartlarında korumak için su ihtiyacının karşılanması, beslenmeye dikkat edilmesi, güneşten korunulması psikolojik dengenin sağlanması ve uygun krem kullanılması gerektiğini kaydetti.

-GÜNDE 8 BARDAK SU-
Cilt sağlığında suyun çok önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Telbisoğlu, şu uyarılarda bulundu:

”Su, hayatın temel kaynağını ve aynı zamanda vücudumuzun yüzde 70’ini oluşturuyor. Su, tüm canlıların yaşam kaynağı olduğu gibi, derinin de genç kalabilmesindeki en temel unsurdur. Bu nedenle vücudun su ihtiyacının karşılanması gerekiyor. Kışın da su tüketiminin gerektiği ölçüde yapılması ve günde en az sekiz bardak su içilmesi öneriliyor. Su, vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlayarak, cildin güzelleşmesine de yardımcı oluyor. Sağlıklı ve güzel bir cilt için, beslenmeye de önem vermek gerekiyor. Mevsimi olmayan, üretim sürecinde genetiği değiştirilmiş organizmaların, doğal olmayan güneş ışını ya da vitamin takviyeleri yapılan meyvelerin fazla tüketilmemesi gerekiyor. Meyveler en zengin antioksidan ve vitamin kaynağını oluşturuyorlar. Antioksidanlar, hücrenin enerji santralleri olan mitokondrileri aktif hale getirerek, daha etkin çalışmalarını sağlıyorlar. Mitokondrilerin aktif hale gelmesi de, yaşlanma sürecini yavaşlatıyor.”

Su gibi, güneşin de hayatın en temel unsurlarından biri olduğunu, ancak ölçülü olmayan güneş ışınlarının da cildin düşmanı haline gelebildiğini dile getiren Telbisoğlu, güneş ışığında bulunan ultraviyole ışınların cildin yaşlanmasına neden olduğunu belirterek, kış aylarında da fazla güneş ışınlarından korunulması gerektiğini ifade etti.

Güzel bir cilt için, ruhsal dengenin yerinde olmasının da önemli bir rol oynadığına dikkati çeken Telbisoğlu, şöyle devam etti:

”Cilt hastalıklarının birçoğu psikolojik dengesizliklerde, depresyonda ve streste daha yoğun biçimde ortaya çıkıyor. Psikolojiniz bozulduğunda, depresyona girdiğinizde bazı mekanizmalar harekete geçiyor. Bunun sonucunda alerjik reaksiyonlar, sedef hastalıkları ve saç dökülmeleri gibi birçok akut ve kronik deri hastalıkları tetiklenip, aktive olabiliyor.

Cildinizin güzelliği, ona gösterdiğiniz ilgiyle doğru orantılıdır. Sigara, alkol ve kafeinden uzak durulması, cilt tipine uygun bakım kremleri kullanılması, peeling ile cildin ölü hücrelerden arındırılması ve kollajen uygulamalarla da hidrasyon artırılarak cilde daha taze ve genç bir görünüm kazandırılabiliyor. Bu yöntemler aynı zamanda kollajen doku sentezinin uyarılmasına ve cildin yenilenmesine de yardımcı oluyor.”