tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saçların Dökülme Nedeni?

”Kadınların sık sık saçlarına sıcak maşa uygulaması, sıkı sıkı bağlaması, topuz yapması saçların dökülmesine, seyrelmesine yol açabiliyor”

Ege Telgraf’ın haberine göre, Konak Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü tarafından Saadet Mirci Semt Merkezi’nde düzenlenen ”Saç Dökülmesi ve Nedenleri” konulu seminerde her saç dökülmesinin bir hastalığa işaret etmediğini, günde 50-150 arası saç telinin dökülmesini normal olarak değerlendirildiği söylendi.

Dökülen saçın yerine yeni saç çıkmıyorsa bu durumda bir anormallik olabilir.

“Ateş, bazı ilaçlar, gebelik, beslenme bozukluğu, aşırı diyet, cerrahi girişim, demir, çinko, biotin ve esansiyel yağ asit eksikliği, hipotiroidizm, hipertiroidizm, böbrek yetmezliği, ağır metal zehirlenmesi de saç dökülmesine yol açan en büyük nedenler. Bunların büyük bir kısmı tedaviye cevap veriyor. Saçlar geri çıkıyor. Kadınların sık sık saçlarına sıcak maşa uygulaması, saçlarını sıkı sıkı bağlaması ve topuz yapması da saçların dökülmesine, seyrelmesine yol açabilir. Saçlı deride olan yanık, mantar hastalıkları, saç kökünde oluşan iltihaplı hastalıklar, saçlı deride yapılan ameliyatlar ve çeşitli enfeksiyonlar kalıcı saç dökülmelerine neden olabilir. Frengi de saç döker. Bu dökülmede tedavi edilerek saçın tekrar çıkması sağlanabilir, ancak tedavi edilmezse hasta, frengi nedeniyle yaşamını bile yitirebilir.”

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saçlarınız Islak Yatmayın

Şiddetli baş ağrısı ve burun tıkanıklığı ile kendini gösteren sinüzitin, kişinin yaşam kalitesini de olumsuz yönde etkilediği çok açık.

Türkiye’de her yıl 15 milyon kişi sinüzitten etkilenmektedir. Soğuk algınlığı ve nezlenin hemen ardından akut sinüziti ortaya çıkmaktadır. Akut sinüzitinin belirtileri ise;

  • burun tıkanıklığı,
  • sarı, yeşil veya kanlı burun akıntısı,
  • çevresinde ağrı,
  • diş ağrısı ile karışabilen yanak ağrısı,
  • yüzde basınç hissi,
  • öne eğilmekle artan yüz veya baş ağrısı ve kötü ağız kokusu başlıca belirtileridir.

Akut sinüzitte kuru öksürük, hafif ateş veya mide rahatsızlığı de görülebilmektedir. Kronik sinüzitte ise koyu burun akıntısı, geniz akıntısı, burun tıkanıklığı, koku alamama ve özellikle geceleri artan öksürük belirtileri görülebilir.

Sinüziti olan pek çok hastanın hayat kalitelerinin bozmaktadır.

“Sinüzit; burun tıkanıklığı, burun ve geniz akıntısı, baş ağrısı, öksürük, halsizlik ve dikkat kusuruna neden olur. Bu hastalar ise dikkatlerini toplayamadıkları için konsantrasyon sorunu yaşarlar. Burun semptomunda kıkırdak, kemik eğrilikleri, burun etlerinde büyüme, polip oluşumu ve alerjili rinit bulunduğu durumlarda kolayca sinüzit oluşabilir. Bu gibi durumlarda ameliyat ve medikal tedavi uygulanmalıdır.”

[box type=”warning”] Sinüzitin önemli bir sebebi de saçları yıkadıktan sonra kurutmadan yatmak ve ıslak saçlarla dışarıya çıkmaktır.[/box]

“Saçlar yıkandıktan sonra en az 45 dakika ya da 1 saat boyunca yatmamak ve dışarıya çıkmamak daha uygun olur. Islak ya da nemli saçlarla uykuya dalmak ve dışarıya çıkmak sinüzite davetiye çıkarır. Saçın hafif nemli kalması bile uyku halinde kafa bölgesinde üşümeye sebep olur. Serin havalarda sık görülen üst solunum yolları enfeksiyonları, sigara, havadaki zararlı gazlar, alerjik durumlar da sinüzite yol açan diğer etkenlerdir.”

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Yapısı

Fue Saç Ekimi
Bu teknik, cerrahi bıçaklar (bistüri) kullanılmaksızın saç folüküler ünitelerinin özel bir iğne ile çıkarılması esasına dayanır.

0,8 mm’ lik özel iğneler ile cildin üst tabakası, kıl ortada kalacak şekilde kesilmekte ve yine özel aletlerle foliküler ünite, alttaki gevşek dokulardan hiçbir zarar vermeden çıkarılmaktadır. Her bir foliküler ünite 2-4 saç ve kökünü içerir. Bu işlemden önce folikül çıkarılacak bölgedeki saçlar 1-2 mm kalacak şekilde traşlanır. Hem verici, hem de saç ekimi yapılacak alıcı alanda lokal anestesi uygulandıktan sonra alınan tek tek foliküller saçsız alana transplante edilir.

Hangi teknikte olursa olsun; saç restorasyon cerrahisini, saçlı deri anatomisini ve cerrahisini en iyi bilen Plastik Cerrahların uygulaması doğru olacaktır.

[box type=”info”] Saç Dökülme Tipleri[/box]
Hormonâl nedenlerle saç dökülmesi

  • Fizyolojik saç dökülmesi
  • Androgenetik saç dökülmesi (Erkek tipi)
  • Alopesi Areata (saç kıran)
  • Demir eksikliğine bağlı saç dökülmesi
  • Radyasyon ve bazı kimyasal maddelerin neden olduğu tip dökülme
  • Strese bağlı dökülme
  • Yara nedeni ile saç dökülmesi

[box type=”info”] Saç Yaşam Döngüsü[/box]
Uzun bir gelişme dönemi ardından kısa dinlenme dönemi

  • Dinlenme döneminde saç köke bağlıdır ancak büyümez.
  • Dinlenme dönemi sonunda saç dökülür ve aynı kökten yeni saç büyümeye başlar.
  • Büyüme – Dinlenme döngüsünün uzunluğu kişinin genetik koduna göre değişir.
  • Yaş ilerledikçe saç üretimi azalır, dinlenme süresi uzar.
  • Saçın yaşam döngüsü üç evreden oluşur:
  • Anajen (büyüme), Katajen (ara) ve Telojen (dökülme, dinlenme)

[box] Saç Dökülmesi Tedavileri[/box]

  • Saç Mezoterapisi
  • İlaç tedavisi (FDA onaylı)
  • Finasterid (sadece erkek tipi dökülmelerde)
  • Minoxidil (erkek ve kadın tipi dökülmelerde)

Saç Ekimi FUE
Bu teknik, cerrahi bıçaklar (bistüri) kullanılmaksızın saç folüküler ünitelerinin özel bir iğne ile çıkarılması esasına dayanır.

1 mm’ lik özel iğneler ile cildin üst tabakası, kıl ortada kalacak şekilde kesilmekte ve yine özel aletlerle foliküler ünite, alttaki gevşek dokulardan hiçbir zarar vermeden çıkarılmaktadır. Her bir foliküler ünite 2-4 saç ve kökünü içerir. Bu işlemden önce folikül çıkarılacak bölgedeki saçlar 1-2 mm kalacak şekilde traşlanır. Hem verici, hem de saç ekimi yapılacak alıcı alanda lokal anestesi uygulandıktan sonra alınan tek tek foliküller saçsız alana transplante edilir.

Hangi teknikte olursa olsun; saç restorasyon cerrahisini, saçlı deri anatomisini ve cerrahisini en iyi bilen Plastik Cerrahların uygulaması doğru olacaktır.

Saç Ekimi FUT

Günümüzde genetik yatkınlıklar, sigara,yaşlanma,hormonal dengesizlikler,aşırı kilo alımı ve kaybı,yanık,travma,bazı ilaçlar (özellikle kemoterapi ilaçları), kronik hastalıklar ve troid hastalıkları gibi etkenlere bağlı olarak saçlar döküle bilmektedir.

Saç kaybına bağlı kişide oluşabilecek psikolojik travmalar ve sosyal yaşamdan uzaklaşma, saç restorasyon cerrahisi ile düzeltilebilir.başarılı bir “saç folikülü mikroimplantasyonu” ile kişinin görünümü daha iyi hale gelirken kendine güveni artacak ve sosyal ortamlarda kurulacak ilişkilerde birey kendini daha iyi hissedecektir.

Foliküler mikroimplantasyon tekniği uygulanarak yapılan saç restorasyonunda estetik olarak en iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu teknikte, kafanın her iki yanında ve ensede bulunan ve yaşam boyu dökülmeyen saç folikülleri kullanılmaktadır. Ensede, her iki kulak arası mesafeden şerit halinde çıkarılan saçlı deri daha sonra 1,1-2 veya 2-3 adet saç folikülü içerecek şekilde mini ve mikro graftlere ayrılır. Saçsız bölgede,daha önceden özel aletlerle iz bırakmayacak şekilde açılan mikro kütiküler folikül yataklarına, hazırlanan bu mini ve mikro greftler steril ortamda ve hassas bir şekilde implante edilir. Foliküler mikroimplantasyonda, saçın doğan çıkış yönü ve açısı göz önünde bulundurarak en iyi kozmetik sonuç elde edilir. Ense bölgesindeki flep donor alanı bir dikişle kapatılarak haman hiç iz bırakmaz. Tüm bu saç restorasyonu lokal anestesi altında acısız ve hasta genel anestesi almadan yapılmaktadır.

Saç restorasyonu için hastanın diğer saçlı alanlarında kısaltma işlemi yapılmaz. Cerrahi işlemden 2 hafta kadar önce aspirin türü ilaçların kullanılmaması işlemin başarısı açısından gereklidir. Folikülmikroimplantasyonu sonrasında 3.gün saçlar yıkanmaktadır. Bunun için özel şampuanlar ve losyonlar doktorumuz tarafından reçete edilecektir. Restorasyon sonunda oluşabilecek hafif şişliklerde için de gerekli görülürse ilaçlar önerilmektedir. Ense bölgesindeki donor alan dikişleri ise 10. gün alınmaktadır. Saç folikül implantasyonundan yaklaşık 4 hafta sonra implante saçlar dökülmekte ve 4-6 ay sonra saçlar yavaş yavaş uzamaktadır. Aradaki bu süre saç foliküllerinin adaptasyon ve dinlenme sürecidir.

Mikroimplantasyondan 2 hafta sonrasına dek ağır egzersiz yapılması ve saçların sık bir tarakla taranması yasaktır. Ayrıca ilk 6 hafta saç boyanması ve perma türü kuaförlük hizmetlerinden kaçınılmalıdır.

Saç folikülü mikroimplantasyon işlemlerinde alınacak sonucun başarısı, implante edilecek bölgenin büyüklüğüne ve folikül donor alanının özelliklerine (saç rengi,kalınlığı,kıvırcık yapısı vb.)bağlıdır. Her şeye rağmen “folikül mikroimplantasyon”yöntemi ile,diğer saç restorasyon işlemleri ile karşılaştırılmayacak kadar iyi sonuç elde edilmektedir.

Folikül Ünite Nakli en etkili, en doğal sonuca sahip olmanızı sağlıyacaktır.

Saç dökülmesi klinik bir sorun olmanın yanı sıra psikolojik ve toplumsal sorunlarıda beraberinde getirir. Sorunların çözümü elbette hasta ve doktor arasında ortak kararların aynı potada birleşmesi ile olasıdır.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Seyrek Saçlar Kaderiniz Değil

Saç, güzelliğin önemli bir parçası. Erkeklerde normal karşılanan seyrekleşme, incelme ya da dökülme kadınlar için güven kaybına neden olabiliyor. Her üç kadından biri hayatının bir bölümünde saçla ilgili sorunlar yaşıyor.

Genetik kökenli saç sorunları

Kadınlarda saç sorunlarının önemli bir kısmını, erkeklerin çoğunda saç dökülmesine yol açan ‘androgenetik alopesi’ yani genetik kaynaklı dökülme oluşturur. Doktor kontrolünde yapılan kan testleri sonrası lokal uygulamalar, ağızdan alınan tabletler veya saç nakliyle tedavi edilebilir.

Hormonal dengesizlikler

Saç zayıflaması ve dökülmesinin önemli bir nedeni de hormon dengesizlikleri ve tedavileri. Farklı miktarlarda hormonlardan oluşan hapların yan etkisi saçlarda ortaya çıkabilir. Dökülme, hap alımı bırakıldıktan yaklaşık altı ay sonra ortadan kalkacaktır.
Tiroid bezinin çok fazla ya da az çalışmasıyla ilgili hormon bozukluğu tedavisi sırasında da saç dökülmesi görülür. Tedavi sonrası dökülme durur ve saçların tekrar çıkması beklenir. Hamilelik ve menopoz dönemlerinde yaşanan hormonal dengesizlikler de saçları zayıflatır. Bu sorun, hekim kontrolünde kullanılacak destek tabletler ve solüsyonlarla çözüme ulaştırılabilir.

Demir Eksikliği

Tahlillerle tespitinden sonra demir hapları ve besin takviyesiyle eksiklik ortadan kaldırılabilir. Uzun süreli devam eden seyrelme ve dökülmeler için reversa veya mezoterapi gibi lokal tedaviler önerilir.

Alopecia areata

Halk arasındaki adıyla ‘saçkıran’, bir başka saç dökülmesi nedenidir. Bazı ailelerde genetik geçişli olabilen bu rahatsızlık, saçlı deride para şeklinde sınırları iyi belirlenmiş dökülmelerle kendini gösterir. 10 kadından birinde görülen hastalığın bilinen ve kabul edilen bir tedavisi henüz yok.

Psikolojik kökenli saç yolma

Hasta, stres ya da depresyon sebebiyle saçlarını düzenli olarak koparır. Sorun, sosyal anlamda kişinin itiraf etmeye ya da kendinde olduğunu kabullenmeye zorlandığı bir rahatsızlıktır. Bu nedenle de öncelikle kişinin uzmana görünmesi tavsiye edilir.

SAÇ iÇiN FAYDALI ViTAMiN VE MiNERALLER

  • B, C ve E vitaminleri
  • Biyotin
  • Çinko
  • L-Cysteine
  • L-methionine

DiYET SAÇI DA iNCELTiYOR

Bilinçsiz yapılan diyetler ve tek yönlü beslenmelerde saç, vitamin, mineral ve proteini yeterli düzeyde alamaz. Stres kaynağı her etken, saçda da kendini gösterir. Yüksek ateşli hastalıklar, enfeksiyonlar, antibiyotikler ve operasyonlar da saça yansıyor.

NELER YAPABiLiRSiNiZ?

Saçın teli ve kökü arasında iletişim mekanizması bulunur. Teli zayıf olan ve uçları kırılmış bir saçın kökü, aradaki bu iletişim sebebiyle saçı ‘sağlıksız’ olarak nitelendirerek dökme eğilimine gidebilir. Bu nedenle de sadece uçlarına olmak üzere krem uygulanması ve düzenli olarak saç uçlarının kesilmesi gerekir.

  • Taramanın saç üzerinde yarattığı mekanik travma nedeniyle negatif etkileri olduğu biliniyor. Tarama en aza indirilmeli.
  • Saçı sürekli fönlemek yada maşa gibi aşırı sıcak şekillendiricilerle biçim vermek tavsiye edilmez.
  • Sürekli aynı şekilde ve sıkı sıkı bağlamak, bu bölgelerde saçların zayıflatarak dökülmesini tetikler.

Saç bakımındaki yanlışlar

Tüm bu etkenlerin yanı sıra, günlük hayatta bakımda yapılan bazı yanlışların da saçlarda dökülmeye yol açabileceği bilinmelidir. Bunlar arasında saç boyası, jöle gibi kimyasalların sık kullanımı, saçlarda mekanik travma yaratabilecek çok sıkı bağlama, fön gibi işlemler sayılabilir.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saçlarınızın Sağlıklı Parlaması

Saçları parlatmanın en eski yolu çay ve birayla yıkamaktır. Kaynatılmış çay yapraklarını bir miktar suya ekleyip saçlarınızın son durulama suyunda kullanabilirsiniz.

Suyla karıştırılmış limon suyu ya da sirke de saçlarınızın havalı ve parlak görünmesine yardımcı olacaktır.

saç diplerinin nemini korumak için bal kullanabilirsiniz. 3 çay kaşığı limonu biraz suyla karıştırın ve saç diplerinize uygulayın.

Kına saçı koruyan doğal bir üründür. Çevresel etmenler nedeniyle yıpranmış saçları kına sayesinde eski haline döndürebilirsiniz.

Şampuanınıza ekleyeceğiniz ufak bir miktar yemek sodası da saçınızdaki yağ ve kirden kurtulmada yardımcı olacaktır.

Pırıl pırıl parlayan saçlar için espressoyu deneyin! Soğuk espressoyu kuru saçınıza sürün ve 20 dakika kadar bekletin. Ardından bol su ile durulayın

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Sağlıklı Saçların Formülü

‘Ah nerede o eski güzel saçlarım’ dememek için şimdiden önlem almanızda fayda var! Üstelik işe, saçınızı çok sık yıkamayarak ve doğru saç bakım ürünleri alarak başlayabilirsiniz!

Sağlıklı saçlar için alınması gereken önlemlerle ve saç dökülmesinin çözüm yolları şunlar:

Saçlar; güzelliğimizin tamamlayıcısıdır, insanın dış görünümünü etkiler. Saçın yapısını oluşturan ana elementler keratin, su, pigment, yağlar ve eser elementlerdir.

Sağlıklı saçlar; parlak, görünümü düzgün ve kolay taranabilir özellikleri taşır. Saçın bu özellikleri, sistemik hastalıklar ve çevresel etmenlerin etkisiyle bozularak; saçlarda kırılma, mat, sağlıksız görüntü ve dökülme şikayetleri ortaya çıkmaktadır. Dermatoloji hekimlerine bu sebeple çok sayıda hasta başvurmaktadır.

Saçlı deride ortalama 100 bin saç folikülü bulunur. Bu sayı bazı kişilerde 150 bini bulabilir. Yağ bezlerinde üretilen yağ salgısı, derimizden kıl köklerine ulaşmaktadır. Saç derimizde bulunan yağ hücreleri saçımızın yağından sorumludur. Yağ salgısı ergenlik döneminde artış gösterir. Saçlar yağ salgısına göre yağlı ya da kuru olabilir. Saçın yağlanması çoğu kişi için bir sorun oluşturur. Saçlı deride salgılanan yağlar fırçalama ve tarama gibi işlemlerle kolayca saçlara yayılır.

Aşırı Yıkamak Kurutur

Saçları aşırı yıkamak kurumasına, elektriklenmesine ve parlaklığını kaybetmesine neden olur. Kuru saç; yapısal olabileceği gibi, saçların gereğinden fazla yıkanması, kuru çevrede bulunulması, saçların sık kurutulması ve bazı sistemik hastalıkların sonucunda da gelişir.

Saç yıkama sıklığı kişiye göre değişkenlik gösterir. Saç günde en fazla bir, en az haftada bir defa yıkanmalıdır. Saçlar yıkanırken kişinin saç tipine uygun şampuanı tercih etmesi önemlidir.

Düzleştirme Saçı Zayıflatır

Saçları güzelleştirmek amacıyla uygulanan kozmetik ürünler; saçların görünümünü değiştirmenin yanında saçlara zarar verebilmekte, saçlarda kırılma ve dökülmelere neden olabilmektedir. Saça uygulanan ürünler; sabitleştirici, renklendirici, renk açıcı ve düzleştirici olarak sınıflandırılabilir. Saç şekillendiriciler, saç temizliğinin ardından saça son şeklini vermek için kullanılırlar. Amaçları kuruma esnasında saçın herhangi bir kısmını belli bir yerde tutmak ve saça hacim kazandırmaktır. Saç jöleleri, saç spreyleri ve saç köpükleri bu işlevi görmektedir.

Saç düzleştirme daha çok kıvırcık saçlarda başvurulan bir yöntemdir. Saçta bulunan disülfit bağlarının kırılıp saçın denatüre olmasına neden olur. Bu şekilde saçlar düz bir görünüm kazanıp yeni bağlar oluşur. İnce ve hasarlı saçlarda bu uygulamada dikkatli olunmazsa saçlar çabuk kırılgan olur, saçı zayıflatır. Bu saç yapısına sahip kişiler saç düzleştirme işlemine mümkün olduğu kadar az başvurmalıdırlar.

Bitkisel Boya Tercih Edin

Saç boyaları doğal ve sentetik olmak üzere iki çeşittir. Kına en iyi bilinen doğal boya çeşididir. Sentetik boyalar; geçici ve kalıcı özellik taşıyanlar olmak üzere iki çeşittir. Piyasada satılan boyaların çoğunluğu kalıcı özelliktedir. Saç boyalarının içeriğinde bulunan bazı maddeler alerjik bünyeye sahip kişilerde kontakt dermatit (alerjik egzama) bulgularına neden olabilir. Alerjik egzama saçlı deride kaşıntı, sulantı ve yaralarla kendini belli eder. Boyalarda bulunan en sık alerjiye neden olan madde parafenilendimandir. Alerjik bünyeli kişilerde, bitkisel saç boyaları tercih edilmelidir. Sık saç boyanması, saç yapısının incelmesine, kıl şaftının delikli bir hal almasına neden olur. Saçlar çok sık boyatılmamalı, sık saç rengi değiştirilmemeli ve kaliteli boya kullanılmalıdır.

Kaşıntı Varsa Egzama Olabilir!

Saçta sık görülen hastalıklar kepeklenme, egzama ve saç dökülmesidir. Kepeklenme en sık görülen saç sorunudur. Saçta küçük beyaz renkli döküntülerle kendini belli ederler. En sık ve şiddetlisi 20 yaş civarında görülür. Derinin çeşitli uyarılara karşı verdiği bir cevaptır. Medikal şampuanlarla kontrol altına alınır. Başlangıçta sadece medikal şampuanlarla yıkanılmalı, sonrası medikal şampuan sıklığı azaltılmalıdır. Saç spreylerinin aşırı kullanılması, saç boyalarının uygunsuz kullanımı, soğuk hava, kuru ısıtıcılar, stres ve gerginlik kepeklenmenin artmasına neden olur.

Sinirsel egzama ya da bilimsel adıyla nörodermit, sık görülen bir cilt sorunudur. Boyun, ense, saçlı deri, omuzlar ve topuk bölgelerinde sürekli kaşıntı ve bunun sonucunda deride kızarıklık görünür. Hastalığın oluşmasında stres en önemli etmendir. Tedavisinde steroidli kremler, antihistaminik ilaçlar ve nemlendiriciler kullanılır. Ciddi vakalarda hastalar psikiyatri uzmanları ile birlikte takip edilir.

Dökülen Saçlara Mezoterapi

Saç dökülmesi sık karşılaşılan bir diğer saç hastalığıdır. Tedavide amaç dökülmeyi durdurmaktır, öncelikle saç dökülmesi durumunun nedeni araştırılır. Gerekli laboratuar testleri yapılır ve hastanın tedavisi düzenlenir. Tedavinin uzun süreli olacağı konusunda hastalar bilgilendirilmelidir. Neden bulunamadığı zaman saçı güçlendirici ürünlere ve tedavilere başvurulur.

Dökülmeyi iyileştirmek ve kontrol altına almak için uygulanan en etkili yöntem olan saç mezoterapisi; saçın ihtiyacı olan vitamin, mineral ve kan dolaşımını arttırıcı ilaçların direkt saç diplerine enjekte edilmesi prensibine dayanır. Kullanılan ilaçlar güvenilirdir. Anestezi gerektirmeden uygulama yapılır. Belirli aralıklarla yapılan bir uygulamadır. Emin ellerde yapılması gerekir. Tedavi tamamlandığında dökülmede azalma, saçlarda dolgunluk elde edilmiş olur.

İyi Şampuanın Özellikleri

  • Bir şampuanda aranılan özellik, saçtaki yağı dengeye sokmak, saçın parlak ve hacimli görünmesini sağlamaktır.
  • Şampuan seçimi, kişinin saç yapısına göre yapılmalıdır.  Saça ve göze zarar vermemelidir.
  • Yağlı, kuru,normal ve hasarlı saçlara özel şampuanların yanı sıra, bebekler için ve medikal özellik taşıyan  şampuan çeşitleri de bulunmaktadır.

Saçınızın Yağlanmaması İçin Bu Önlemleri Alın

  • Saçların çok sık taranmamasına ve fırçalanmamasına dikkat edin. Bu şekilde deride bulunan yağlar saça ulaşamaz.
  • Aşırı sıcak ve nem, yağ salgısını arttırdığından bu ortamlardan kaçının.
  • Saç kurutmayı sıcak havayla yapmayın.
  • Yağlı saçlar için olan şampuanlar tercih edin.
  • Yağlanmayı azaltmak için şampuanla yıkama sıklığını abartmayın.
  • Kuru Saçlar İçin Bakım Önerileri
  • Saçlarınızı az şampuanla yıkayın ve Saç kremi kullanın
  • Kurutma makinesini mümkün olduğunca az kullanın
  • Nemlendirme özelliği fazla olduğundan kuru saç şampuanlarını tercih edin.
  • Saç kremini şampuandan sonra kullanın. Kremler saçların parlak hale gelmesini ve yumuşak olmasını sağlar.
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Bitki Banyosu İle Sağlıklı Saçlar

Şifalı bitki banyoları

Deriniz yağlıysa 150g mayıs papatyası veya civanperçemi, deriniz sivilceliyse 150g kuru nane veya atkuyruğu kullanın. Bitkiler 1 litre kaynar suyla haşlanır ve soğuyana kadar demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.

Ebegümeci banyosu, iltihaplı, sivilceli deri için

50g kurutulmuş veya 100g taze ebegümeci çiçeği ve yaprağı ince kıyılmış olarak, kaynar derecedeki 2 litre suyla haşlanır, soğuyana kadar demlenmeye bırakılır, süzülür ve banyo suyuna eklenir. Kan dolaşımını hızlandırmak için banyodan sonra beden, orta sertlikte bir fırça ile fırçalanır.

Elma sirkesi banyosu, yağlı cilt için

¼ litre elma sirkesi banyo suyuna eklenir. Banyodan sonra duş alınmaz, sirkeli su derinin üstünde kurumalıdır. Daha sonra, yağlı olmayan bir nemlendirici beden losyonu uygulanır. Banyo suyuna eklenen 8 damla lavanta yağı, antiseptik etkiyi arttırır ve ruhsal açıdan dengeleyici ve yatıştırıcı etki yapar.

Lavanta yağı banyosu

¼ litre elma sirkesi(yağlı deriye karşı) veya ¼ litre krema(normal, kuru veya karışık deri için), 8 damla lavanta yağı ile iyice karıştırılır, banyo suyuna eklenir ve su da iyice karıştırılır. Krema-lavanta banyosundan sonra ılık duş alınır. Elma sirkesi-lavanta banyosundan sonra duş alınmaz ve kurulanılmaz.

Yağsız süt banyosu, kuru ve duyarlı deri için

Yağı alınmış 2 litre süt banyo suyuna eklenirken, su iyice karıştırılır. Banyodan sonra ılık bir duş alınır ve hafifçe kurulanılır. Eğer deriye banyodan önce 2 yemek kaşığı dolusu zeytinyağı yedirilirse, süt banyosu kuru deri için çok daha etkili olur. Banyo suyuna eklenen 1 bardak aynısafa çayı da deriyi ayrıca yatıştırır.

Yağ-süt banyosu, kuru deri için

1 bardak ılık süt ve bir yemek kaşığı zeytinyağı, kapalı bir kavanozda iyice çalkalandıktan sonra banyo suyuna eklenir. Banyodan sonra sıcak duş alınır ve hafifçe kurulanılır.

Yağ banyosu, kuru deri için

50 ml bademyağı veya zeytinyağı sıcak banyo suyuna eklenir ve iyice karıştırılır. Banyodan sonra, cildin üstünde kalan su elle sıyrılır ve kalan hafif yağ filmi masajla yedirilir.

Süt-bal banyosu, kırışıklara karşı

2 bardak ılık sütte 2 yemek kaşığı dolusu bal iyice eritilir, 1 tatlı kaşığı badem yağı eklenir ve kapalı bir kavanozda iyice çalkalandıktan sonra banyo suyuna eklenir ve banyo suyu da karıştırılır. Banyodan sonra sıcak duş alınır ve hafifçe kurulanılır.

Bal-süt-tuz banyosu, kuru ve olgun deri için

Banyo küveti doldurulurken 100g deniz tuzu serpiştirilir. Bu arada 1 litre sıcak sütte 250g çiçek balı eritilir ve banyo suyuna eklenir. Banyo suyu iyice karıştırılır. Banyodan sonra sıcak duş alınır ve hafifçe kurulanılır

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saçlarınızı Kaybetmeden Önlem Alın

Güzelliğin tamamlayıcısı saçlar, yanlış bakım uygulamaları ve doğru seçilmeyen kozmetik ürünler nedeniyle çoğu zaman canlılığını ve parlaklığını kaybedebiliyor.

  • Saçın yapısını oluşturan ana elementler keratin, su, pigment, yağlar ve eser elementlerdir. Sağlıklı saçlar; parlak, görünümü düzgün ve kolay taranabilir özellikleri taşır. Saçın bu özellikleri, sistemik hastalıklar ve çevresel etmenlerin etkisiyle bozularak; saçlarda kırılma, mat, sağlıksız görüntü ve dökülme şikâyetleri ortaya çıkmaktadır. Dermatoloji hekimlerine bu sebeple çok sayıda hasta başvurmaktadır.
  • Saçlı deride ortalama 100 bin saç folikülü bulunur. Bu sayı bazı kişilerde 150 bini bulabilir. Yağ bezlerinde üretilen yağ salgısı, derimizden kıl köklerine ulaşmaktadır. Saç derimizde bulunan yağ hücreleri saçımızın yağından sorumludur. Yağ salgısı ergenlik döneminde artış gösterir. Saçlar yağ salgısına göre yağlı ya da kuru olabilir. Saçın yağlanması çoğu kişi için bir sorun oluşturur. Saçlı deride salgılanan yağlar fırçalama ve tarama gibi işlemlerle kolayca saçlara yayılır.

Saçları Aşırı Yıkamak Kuruluğa Neden Olur

  • Saçları aşırı yıkamak kurumasına, elektriklenmesine ve parlaklığını kaybetmesine neden olur. Kuru saç; yapısal olabileceği gibi, saçların gereğinden fazla yıkanması, kuru çevrede bulunulması, saçların sık kurutulması ve bazı sistemik hastalıkların sonucunda da gelişir.
  • Saç yıkama sıklığı kişiye göre değişkenlik gösterir. Saç günde en fazla bir, en az haftada bir defa yıkanmalıdır. Saçlar yıkanırken kişinin saç tipine uygun şampuanı tercih etmesi önemlidir.

Düzleştirme Sık Yapıldığında Saçları Zayıflatır

  • Saçları güzelleştirmek amacıyla uygulanan kozmetik ürünler; saçların görünümünü değiştirmenin yanında saçlara zarar verebilmekte, saçlarda kırılma ve dökülmelere neden olabilmektedir. Saça uygulanan ürünler; sabitleştirici, renklendirici, renk açıcı ve düzleştirici olarak sınıflandırılabilir. Saç şekillendiriciler, saç temizliğinin ardından saça son şeklini vermek için kullanılırlar. Amaçları kuruma esnasında saçın herhangi bir kısmını belli bir yerde tutmak ve saça hacim kazandırmaktır. Saç jöleleri, saç spreyleri ve saç köpükleri bu işlevi görmektedir.
  • Saç düzleştirme daha çok kıvırcık saçlarda başvurulan bir yöntemdir. Saçta bulunan disülfit bağlarının kırılıp saçın denatüre olmasına neden olur. Bu şekilde saçlar düz bir görünüm kazanıp yeni bağlar oluşur. İnce ve hasarlı saçlarda bu uygulamada dikkatli olunmazsa saçlar çabuk kırılgan olur, saçı zayıflatır. Bu saç yapısına sahip kişiler saç düzleştirme işlemine mümkün olduğu kadar az başvurmalıdırlar.

Saçlarınızı Boyamak İçin Bitkisel Boyaları Tercih Edin

  • Saç boyaları doğal ve sentetik olmak üzere iki çeşittir. Kına en iyi bilinen doğal boya çeşididir. Sentetik boyalar; geçici ve kalıcı özellik taşıyanlar olmak üzere iki çeşittir. Piyasada satılan boyaların çoğunluğu kalıcı özelliktedir. Saç boyalarının içeriğinde bulunan bazı maddeler alerjik bünyeye sahip kişilerde kontakt dermatit (alerjik egzama) bulgularına neden olabilir. Alerjik egzama saçlı deride kaşıntı, sulantı ve yaralarla kendini belli eder. Alerjik bünyeli kişilerde, bitkisel saç boyaları tercih edilmelidir. Sık saç boyanması, saç yapısının incelmesine, kıl şaftının delikli bir hal almasına neden olur. Saçlar çok sık boyatılmamalı, sık saç rengi değiştirilmemeli ve kaliteli boya kullanılmalıdır.

Saç Köklerinizde Kaşıntı Varsa Egzema Olabilir

  • Saçta sık görülen hastalıklar kepeklenme, egzama ve saç dökülmesidir. Kepeklenme en sık görülen saç sorunudur. Saçta küçük beyaz renkli döküntülerle kendini belli ederler. En sık ve şiddetlisi 20 yaş civarında görülür. Derinin çeşitli uyarılara karşı verdiği bir cevaptır. Medikal şampuanlarla kontrol altına alınır. Başlangıçta sadece medikal şampuanlarla yıkanılmalı, sonrası medikal şampuan sıklığı azaltılmalıdır. Saç spreylerinin aşırı kullanılması, saç boyalarının uygunsuz kullanımı, soğuk hava, kuru ısıtıcılar, stres ve gerginlik kepeklenmenin artmasına neden olur.
  • Sinirsel egzama ya da bilimsel adıyla nörodermit, sık görülen bir cilt sorunudur. Boyun, ense, saçlı deri, omuzlar ve topuk bölgelerinde sürekli kaşıntı ve bunun sonucunda deride kızarıklık görünür. Hastalığın oluşmasında stres en önemli etmendir. Tedavisinde steroidli kremler, antihistaminik ilaçlar ve nemlendiriciler kullanılır. Ciddi vakalarda hastalar psikiyatri uzmanları ile birlikte takip edilir.

Saç Dökülmesini Önlemek İçin Mezoterapi Uygulayın

  • Saç dökülmesi sık karşılaşılan bir diğer saç hastalığıdır. Tedavide amaç dökülmeyi durdurmaktır, öncelikle saç dökülmesi durumunun nedeni araştırılır. Gerekli laboratuar testleri yapılır ve hastanın tedavisi düzenlenir. Tedavinin uzun süreli olacağı konusunda hastalar bilgilendirilmelidir. Neden bulunamadığı zaman saçı güçlendirici ürünlere ve tedavilere başvurulur.
  • Dökülmeyi iyileştirmek ve kontrol altına almak için uygulanan en etkili yöntem olan saç mezoterapisi; saçın ihtiyacı olan vitamin, mineral ve kan dolaşımını arttırıcı ilaçların direkt saç diplerine enjekte edilmesi prensibine dayanır. Kullanılan ilaçlar güvenilirdir. Anestezi gerektirmeden uygulama yapılır. Belirli aralıklarla yapılan bir uygulamadır. Emin ellerde yapılması gerekir. Tedavi tamamlandığında dökülmede azalma, saçlarda dolgunluk elde edilmiş olur.

[box type=”bio”] Saçlarınız İçin Doğru Şampuan Nasıl Olmalıdır?[/box]

  • Bir şampuanda aranılan özellik, saçtaki yağı dengeye sokmak, saçın parlak ve hacimli görünmesini sağlamaktır.
  • Şampuan seçimi, kişinin saç yapısına göre yapılmalıdır.
  • Saça ve göze zarar vermemelidir.
  • Yağlı, kuru, normal ve hasarlı saçlara özel şampuanların yanı sıra, bebekler için ve medikal özellik taşıyan şampuan çeşitleri de bulunmaktadır.

[box type=”bio”]Saçlarınızın Yağlanmamasını Sağlamak İçin Neler Yapabilirsiniz?[/box]

  • Saçların çok sık taranmamasına ve fırçalanmamasına dikkat edin. Bu şekilde deride bulunan yağlar saça ulaşamaz.
  • Aşırı sıcak ve nem, yağ salgısını arttırdığından bu ortamlardan kaçının.
  • Saç kurutmayı sıcak havayla yapmayın.
  • Yağlı saçlar için olan şampuanlar tercih edin.
  • Yağlanmayı azaltmak için şampuanla yıkama sıklığını abartmayın.

[box type=”bio”]Kuruyan Saçlarınız İçin Canlılığını Tekrar Nasıl Sağlayabiliriniz?[/box]

  • Saçlarınızı az şampuanla yıkayın
  • Saç kremi kullanın
  • Kurutma makinesini mümkün olduğunca az kullanın
  • Nemlendirme özelliği fazla olduğundan kuru saç şampuanlarını tercih edin.
  • Saç kremini şampuandan sonra kullanın. Kremler saçların parlak hale gelmesini ve yumuşak olmasını sağlar.
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saçları Yenilemek Mümkün

Eskimiş cildi çıkarıp yerine yenisini koymak tabii ki mümkün değil. Ancak yeni gelişen teknolojilerle cilt olduğu yerde yenilenebiliyor.

Cilt yenilemek diye bir söylem var. Bu gerçekten mümkün mü? Cilt yenilenebilir mi?

Tabii ki eskimiş cildi çıkarıp yerine yenisini koymak mümkün değildir. Ancak yeni gelişen teknolojilerle cildi olduğu yerde yenilemek mümkün. Bu uygulamalardan biri fraksiyonel lazer sistemleri olup, bunlar non-ablatif ve ablatif olarak ikiye ayrılır. Fraksiyonel lazerler, ışığı mikrosütunlar halinde cilt altına yollar ve burada ısıya bağlı, üretimi tetikleyen, pıhtılaşma alanları oluşturur. Bu sütunlarda, yeni ve sağlıklı dokuyu oluşturacak olan doğal iyileşme süreci başlar.

Birbirlerinden farkları nedir?

Ablatif, yani cilt katmanlarından epidermis ve dermisin bir kısmını kaldıran CO2 lazer uygulamalarında sonuçlar çok iyi olmasına rağmen birkaç haftaya uzayan kızarıklık ve renk değişikliği ve kepeklenme, kişinin sosyal hayatını kısıtlayabilir. Sosyal olarak hastanın kendini programlayabildiği ve cilt tipi olarak çok da esmer olmayan kişiler için ilk önerilmesi gereken yöntem budur. Non-ablatif, yani soymadan olan yöntemde ise cildin en üst tabakası olan stratum korneum yerinde kalırken, epidermis ve dermise uyarılar gönderir. Bu da hızlı iyileşme sağlar.

Hangi bölgelere uygulanabilir?

Yüz, boyun, dekolte ve eller gibi birçok vücut bölgesinde güvenle çalışılır.

Tedavi ve sonrası nasıl ilerliyor?

Tedavi bölgesinde birkaç saat içinde kaybolan kızarıklık, sıcaklık, ödem ve gerginlik olabilir. Ciltteki pembemsi görünüm çoğu kez 5-7 gün sürebilir. Uygulama sonrasında genellikle işinize ve diğer günlük aktivitelerinize geri dönebilirsiniz. Hızlı iyileşmenin nedeni ısı kolonlarının çevresindeki sağlam doku alanlarıdır. Uygulama yapılanların çoğu ciltteki pozitif değişiklikleri birkaç gün içerisinde fark ederler. 3-4 hafta aralıklarla yapılacak olan bir dizi tedavi istenilen sonuçların görülmesi için yeterlidir.

Kimler yaptırmalı?

Eğer cilt renginiz koyu tonlarda ise, eğer ekstra bir zamana ihtiyaç duymadan günlük yaşantınıza geri dönmeyi tercih ediyorsanız, bu yöntem daha uygun olacaktır.

Cilt gençleştirmede başka yeni tedavi yöntemleri var mı?

Yeni uygulanan yöntemlerden biri de PRP’dir. PRP ‘Platelet Rich Plasma-Trombositten Zengin Plazma’ tedavi yönteminin kısaltılmış adıdır. Bu uygulama bir kişiden alınan küçük miktardaki kanın özel, kapalı sistemli, vakumlu bir kit içinde santrifüj işlemine tabi tutulduktan sonra bileşenlerine ayrılması ve elde edilen az miktardaki ‘platelet yönünden zenginleştirilmiş plazma’nın (PRP) yine aynı kişiye, cilt yüzeyinden mezoterapi yöntemine benzer şekilde geri verilmesi temeline dayanır.

Bu yöntemde hedef yara iyileşmesi sağlamak mı?

Derimizin yaşlanması, aynı yaralanma sürecinde olduğu gibi bazı fiziksel özelliklerini kaybetmesinden kaynaklıdır. Bu nedenle derimizi gençleştirmeye yönelik uygulamalarda aslında vücudumuzun bir yarayı iyileştirirken yaptıklarını, biz çeşitli yöntemlerle taklit ederiz. Örneğin lazer, peeling gibi yöntemlerle cilde kontrollü, belli bir hasar verir ve bu hasarı iyileştirmek için tetikleyici bir güç olarak kullanırız. Oluşan bu hasar sonrasında büyüme faktörleri salınır ve iyileşme süreci başlar. Dermokozmetik ürünler de benzer şekilde derimizi yeniden yapılandıran maddelerin veya sentetik olarak elde edilmiş büyüme faktörlerinin bir iyileşme süreci başlatmasını sağlar. Derideki bir hasarı en etkili, en hızlı ve en doğal biçimde onarabilecek yapı, yine vücudumuza ait yapılardır. Bu nedenle plazma uygulaması damarlarımızda dolaşan bu gücü harekete geçiren ‘otology’ bir yöntem olarak geliştirilmiştir.

PRP ile doku onarımı

Yeni bir yöntem mi? Sadece gençleşmede mi kullanılıyor?

PRP uygulaması hücresel tedavinin uygulama alanlarından yalnızca biridir. Yeni bir yöntem değildir. Diş implantlarıyla başlayan uygulama, estetik, tıp, ortopedi, iyileşmeyen yara tedavisi gibi alanlarda hızla yayılmaktadır. Yakın bir gelecekte kronik ağrı tedavisinde, tendon hasarlarında, romatizmal yakınmalarda PRP kullanımına ait çok sayıda bilimsel çalışmanın yayımlanması beklenmektedir.

Bu bir kök hücre tedavisi mi?

Kök hücre tedavisi veya hücresel tedavi bir yaralanma veya hastalığı tedavi etmek amacıyla hasar görmüş olan bir organa yeni hücrelerin tanıtılması anlamına gelmektedir. PRP uygulanmasında ise hasarlı dokunun onarımı için onarımı başlatan ve uyaran bir faktör olarak trombositlerden yararlanılmaktadır. Bu nedenle uygulamalar birbirinden farklıdır.

Ne kadar zamanda yapılıyor?

Yaklaşık 30 dakikalık bir uygulamadır. Kolayca, acısız biçimde uygulanır.

Etkisi ne zaman görülüyor?

Uygulamadan hemen sonra ciltte sağlıklı bir parlaklık ortaya çıkar. Daha sonra bu parlak görünümde biraz gerileme olur. Ancak 3 veya 4 uygulamadan sonra kalıcı bir etki ortaya çıkar.

Tek uygulamada mı yapılıyor?

Tek seanslık uygulamalar genellikle genç, yoğun iş hayatı olan, sigara içen kişilerde yaşlanma sürecini yavaşlatmak için yapılabilir.

Uygulamadan neler beklenmeli?

Tedavinin sonuçları uzun sürelidir. Tamamen doğal olan bu yöntem deriyi en doğal biçimde yeniden canlandırır, yapılandırır. Sadece yeni kolajen oluşumunu değil, derinin tüm yaşamsal işlevlerini destekler. Kırışıklıkları ve çizgileri deriyi doldurarak değil gençleştirerek giderir. İlk uygulama sonrası sağlanan parlak sağlıklı görünüm ardından, ardışık uygulamalarla sonuçlar uzun süreli hale getirilir. Böylece gençleştirici ve onarıcı etkinin devamlılığı sağlanır. Yaşa ve cildin durumuna bağlı olarak 6 ayda 1 ya da yılda 1 olacak şekilde idame tedavisine geçilebilir.

SIKÇA SORULAN SORULAR

[learn_more caption=”Botoks yılan zehiri midir?”] Botoks, Clostridium, Botulinum (bu bir bakteri) toksininden, ileri labaoratuvar teknikleri kullanılarak elde edilen bir madde olup, yılanlarla uzaktan yakından ilişkisi yoktur.[/learn_more]
[learn_more caption=”Botoks yüzü felç eder mi? Mimiklerim donar mı?”]
Botoks, uygulandığı alandaki kasları 3-6 aylık bir süre için her zaman geçici olarak gevşetir. Mimiklerin korunması uygulanan doza ve enjeksiyon noktalarına bağlıdır. Pek çok sinema ve tiyatro oyuncusu düzenli olarak botoks yaptırmaktadır.[/learn_more]
[learn_more caption=”Etkisi geçince daha kötü olur muyum?”]
Botoks uygulanan bölgedeki kaslar, etki süresi boyunca daha az mimik yapabildiklerinden bu süre zarfında yeni kırışıklık oluşmaz. Botoks o bölgede bir mola almanızı sağlar. Hiçbir zaman daha kötü olamaz.[/learn_more]
[learn_more caption=”Dudaklar botoksla şişer mi?”]
Botoks bir dolgu maddesi değildir. Botoks akılda kolay kalan bir kelime olması nedeniyle yüzdeki her uygulama botoks olarak ifade edilmektedir. Bu yanlış kanının da artık düzeltilmesi gerekiyor.[/learn_more]

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

PRP Tedavisi: Kendi Kanınla Gençleş

Tüm dünyada ‘Vampir’ trendi olarak adlandırılan “PRP” yöntemi Hollwood yıldızları kadar artık Türkiye’de de büyük bir rağbet görüyor.

Kişinin kendi kanı ayrıştırılırak elde edilen tromboşitler, sorunlu bölgelere enjekte edilerek, kötü görüntü ve kırışıklıklardan kurtulmak mümkün oluyor.
Genç kalmak, daha parlak bir cilde kavuşmak isteyenlerin tercih ettiği PRP uygulamasına talep her geçen gün artyor. ‘Platelet Rich Plazma’, bilinen adıyla ‘PRP’ tedavisi’yle kırışıklıklarda, sivilce izlerinde, güneş lekelerinde ve saç dökülmesini durdurmada yüz güldüren sonuçlar alınıyor. Vampir Trendi olarak gündeme gelen PRP yönteminde kişinin kendi kanı alınarak belli işlemlerden geçiriliyor. Ayrıştılan kandaki tromboşitler ise kişinin sorunlu bölgelerine enjekte ediliyor. Estetik ve Plastik Cerrahi

PRP yönteminde, vücuda yabancı herhangi bir madde enjekte edilmediği için hastalar tarafından çok tercih ediliyor. PRP uygulamasının ağrısız ve herhangi bir yan etkisi de yoktur.

PRP Nedir?

PRP, ‘Tromboşitten zengin plazma’ anlamına geliyor. Tromboşitler, doku iyileşmesinde ve kanın pıhtılaşmasında önemli rolü bulunan kan hücreleridir. Önemli protein ürünleri ve bağ dokusu faktörleri içerir. Yaralanmış bir bölgeye enjekte edildiğinde, hızla iyileşme sürecini başlatarak doku yenilenmesini uyardıkları görülmüştür. Bu tedavi sayesinde cilt lekelerinin hafifletilmesi, sivilcelerle izlerinin giderilmesi, cildin daha gergin, canlı ve parlak görünmesi sağlanabiliyor.

Nasıl Uygulanıyor?

Hastanın kendi kanı steril bir ortamda alınıyor. Özel bir santrifuj cihazında yüksek hızda ve belli sürelerde donduruluyor. Santrifuj edilen kan, bazı ayraçlar sayesinde ayrıştırılıyor. Kanın alyuvarlar ve akyuvarlar gibi şekilli elemanları dibe çökerken, Tromboşitten zengin bölümü ayrıştırılıyor. Tromboşitten zengin bu plazma özel bir işlemle alınıyor ve tedavi edilecek bölgeye mikroenjeksiyonlar yoluyla enjekte ediliyor. İşlem yaklaşık 30 dakika sürüyor ve hasta evine gidiyor. Sorunlu olan herhangi bir bölgeye uygulanabiliyor. Uygulamadan yaklaşık üç – dört hafta sonra ilk etkileri fark edilmeye başlanıyor. Enjekte edilen karışım, hastanın kendi kanıyla hazırlandığı için alerji riski yok. Sadece işlem sırasında kızarıklık meydana gelebiliyor ve bu da birkaç saat sonra tamamen geçiyor.

Tedavi ne kadar zamanda tamamlanıyor, hangi alanlarda uygulanabilir ?

Kişinin ihtiyacına göre ayda bir kez olmak üzere üç – dört seansda tamamlanıyor. Altı ile 12 ay sonra tekrarlanması gerekiyor. Spor hekimliğinde, yumuşak doku yaralanmalarında, kaş kopmalarında ya da ortopedi ve travmatolojideki kırıklarda, hasarin beklenen doğal süreçlerden daha erken giderilmesinde uygulanabilir. PRP bunların dışında dökülmesinin durdurulmasında ve zayıflamış saç köklerinin canlandırılmasında uygulanmaktadır.

Cilt yenileme, kırışıklık, yara ve sivilce izleri tedavisinde kullanılan PRP tedavi yöntemi yüz, boyun, dekolte bölgesi, eller, sırt, saç, bacak içleri, kol bölgelerine uygulanabilmektedir. Bu tedavi yöntemini diğer yöntemlerden farklı kılan hastanın kendi kanından elde edilmesi nedeniyle kan yoluyla bulaşabilecek hastalık ve alerji riskini ortadan kaldırmasıdır. Genellikle 35- 40 yasin üzerindeki kişilerin tercih ettiği bir yöntemdir. İşlemin acısız gerçekleştirilmesi ve işlem sonrasında herhangi bir iz kalmaması PRP tedavi yöntemini cazip kılan bir başka özelliktir.

Bu tedavi yönteminin diğer özellikleri şunlar:

  • Uzun süreli etkilidir
  • Yeniden canlandırıcı ve yapıcıdır
  • Kolay ve güvenli bir biçimde uygulanır
  • Sadece yeni kolajen oluşumunu değil, derinin tüm yaşamsal işlevlerini destekler
  • Kırışıklıkların ve çizgilerin giderilmesini deriyi “doldurarak” değil “gençleştirerek” sağlar”.