tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Ekimi Polikliniklerde Yapılabilir

Sağlık Bakanlığı, geçen yıl lazer, botoks ve dolgu gibi işlemlerin yapıldığı merkezlerin polikliniğe dönüştürülmesini öngören şartnamesine, 3 binden fazla merkezden sadece 110’u uydu.

Star gazetesinin haberine göre, Bakanlığın lazer epilasyon, botoks, dolgu, saç ekimi gibi enjeksiyonlu uygulamaların ancak poliklinik statüsündeki merkezlerde yapılabileceğine yönelik geçen yıl hazırladığı şartnameye rağmen binlerci merkezde yasadışı işlemler yapılıyor. Doktor kontrolünde yapılması gereken uygulamaların hiçbir tıbbi eğitimi olmayan güzellik uzmanlarınca yapılmasının sağlık açısından tehlike yarattığı bildirilirken, bu uygulamaların tüketicinin cebini yaktığı kaydedildi. Haftalarca sürecek seanslar için tüketiciden para peşin alınıyor, yasa dışı olduğu belirlenen merkezin kapısına kilit vurulduğunda ödenen para da uçuyor.

3 BİN MERKEZDEN 110’U KANUNA UYDU

Konuyla alakalı uyarıda bulunan OPİD (Özel Poliklinik İşletmecileri Derneği) Başkanı, poliklinik statüsünde olmayan merkezlerin belediyelerce denetimi sonucu tek tek kapatılmaya başlandığını ve insanların ödedikleri paraları geri alamayacaklarını söyleyerek “İnanılmaz kampanyalar yaparak cazip hale getiriyorlar. Vatandaşlarımız sadece dolandırılmakla kalmayıp sağlıklarını tehlikeye atıyorlar. Türkiye genelinde bu cihazları kullanan 3 binden fazla güzellik merkezi, güzellik salonu, saç ekim merkezi ve kuaför var. Bunların yaklaşık 2 bini İstanbul’da. Sadece 110 merkez poliklinik statüsüne geçti. Tehlike çok büyük.

YASADIŞI MERKEZLERDEN KAÇININ

Merdiven altı koşullarda yapılan işlemler halk sağlığını tehdit ediyor. İşin ehli olmayan kişilerce doktor gözetiminde yapılmayan lazer epilasyon ve IPL uygulaması ciltte kalıcı yanık izleri bırakabilir. Mezoterapi, akupuntur, lipoelektro, saç ekimi gibi doktor yetkisinde olması gereken işlemlerin yapılması yasalarla yasaklandı. Beşeri tıbbi ürün tavsiye edilemez ve hastalıkların tedavisine ilişkin tavsiyelerde bulunulamaz dendi. Ama binlerce merkezde bunların hiçbirisine uyulmuyor.

BELEDİYE DENETİMİ YETERSİZ

Güzellik salonu statüsündeki bu işyerlerinin belediye yetkisinde kaldığı için Sağlık Bakanlığı’nca denetlenemediğini de söyleyen Dr. Erçin Özüntürk, belediyelerin de denetimde yetersiz kaldığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: Buralarda hala yasak cihazların kullanımı devam ediyor ve cazip kampanyalarla giderek de yaygınlaşıyor. OPİD olarak belediyeler ve savcılıklar nezdinde harekete geçerek bunun engellenmesi için girişimlere başlanıldı. Hijyene riayet edilmeyen ortamlarda iptidai şartlarda yapılan tüm müdahaleler insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Hepatit, AIDS gibi bulaşıcı hastalıkları beraberinde getirdiği gibi yine ameliyathane gerektiren müdahalelerde daha vahim sonuçlar da ortaya çıkabiliyor. Tüketicinin talebi devam ettikçe ve denetimler yapılmadıhça işlem yapan kuaför ve salonlar ne yazık ki artacak.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Yüzünüzdeki Altın Oran

Yüzyıllardır, gözlerin, burnun, kaşların, dudakların birbirine mesafesindeki uyumla belirlenen altın oran, ideal güzelliğin simgesi olarak gösteriliyor.

Yüzünüzdeki altın oranı keşfedin!

Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa’sının altın oranıyla da popülerleşerek günümüze gelen bu kavram, son yıllarda büyük gelişme gösteren estetik cerrahi ile yüzünde genel beğeniye ve kendi estetik anlayışına uygun bir görünüme sahip olmak isteyenlerin hayallerini gerçeğe dönüştürüyor…

Altın oran nedir?

Güzellik anlayışı kültürden kültüre değişse de, genel olarak güzellikte uzlaşılan ve bilimsel olarak da açıklanabilen bir ölçü vardır. Leonardo da Vinci ile popüler olmuş bir kavram olan ‘Altın Oran’ kabaca, büyüğün küçüğe oranı olarak ifade edilir. Yüz estetiğinde bu oran büyük organların onun alt organları dediğimiz organlara oranıdır. Örneğin; Yüzün, boyunun genişliğe oranı, dudağın ve kaşların birleşim yerine oranı, burun boyunun yüzün boyuna, çene ucunun, kaşların birleşim yerine ve ağız boyunun burun genişliğine, burun genişliğinin burun deliklerine ve göz bebekleri arası ile kaşlar arasındaki mesafeye oranı gibi. Aslında burnumuzu büyük, çenemizi dar, yanaklarımızı çökük bulup, plastik cerrahiden destek almak isterken, bilerek ya da bilmeyerek bu orana yaklaşmaya çalışıyoruz. Plastik cerrahi artık bunu daha bilimsel yapıyor ve Profiloplasty ile tek bir bölgeyi düzeltmek yerine, onun diğer bölgelerle, örneğin bir burun ameliyatı söz konusuysa, burnun çeneyle, dudaklarla, yanaklarla, alın ve kaşlarla orantısını da gözetip tamamını birbiriyle uyumlu hale getiriyor ve ideal orana yaklaşan çözümler sunuyor.

Altın oran ve bu orana sahip olabilmek için uygulanan Profiloplasty işleminin nedir ve beklenen sonuçları nelerdir?

Profiloplasty özetle yüzdeki herhangi bir uygulamanın diğer tüm uzuvlarla da uyumlulaştırılması ve kişinin yandan görünümünü düzeltmeyi amaçlayan işlemlerin tümü olarak tanımlanabilir. Yandan görünümde asıl belirleyici ve oran olarak düşünüldüğünde en önemli faktör burundur. Oysa burun ameliyatı olduğu halde hala kendisini güzel ya da daha yakışıklı olduğunu hissetmeyen birçok kişi ile karşılaşıyoruz. İşte altın oran farkı da burada ortaya çıkıyor. Profiloplasty hastanın sadece yüzünün yan ve karşı arası duruş görünümünü değerlendirmekle kalmaz bu görünüm üzerindeki etkisi olan ünitelerin kendi aralarındaki açı ve oranları da dikkate alır bu da uygulama sonrası doğal ve uyumlu yüz hatlarına imkân sağlar.

Profiloplasty’nin tek uygulanan plastik cerrahi işlemlerinden farkı…

“Profiloplasty, yüzü bir bütün olarak değerlendirir. Örneğin; burun ameliyatı olmak isteyen hastada iri burun ve aynı zamanda iri bir çene varsa hastanın sadece burnuna yapılacak bir işlem iki şekilde sonuçlanır. Hastanın burnu çeneyle orantılı olacak şekilde iri bırakılır ve sonuçta burun şekil olarak güzel olsa bile hastanın burnu ve çenesi eski iriliğinde kalacağı için yüz hatları kaba olur. Bu tür bir işlem sonrası hasta, operasyonun hiçbir işe yaramadığını düşünür çünkü burun hâlâ iri burundur. Diğer uygulama da ise hastanın burnu çenenin iriliğine göre ayarlanmaz ve küçültülür, sonuçta yüzle uyumlu olmayan çok güzel görünümlü olsa bile çok yapay görünen ve hastayı kesinlikle mutlu etmeyen orantısız bir burun ortaya çıkar.

Böyle bir hastada yapılması gereken işlem aynı operasyonda belki de çene ucundaki kemiğin hafifçe törpülenmesi ve yapılacak burnun yeni çeneye göre ayarlanması olmalıdır ki hasta sonuç olarak yüzüne uyumlu ve hoş bir burna kavuşsun.”

[box]Profiloplasty’nin uygulandığı bölgeler…[/box]

Alın: Bu bölge çok düzse yağ enjeksiyonları ile konveks bir şekil verilir. Saç çizgisi çok aşağıda yerleşmiş hem erkek hem de kadınlarda epilasyon ile saçların alınması sağlanarak dar alın daha geniş bir hale getirilir ya da saçlar dökülerek saç çizgisinin gerilediği durumlarda saç ekimi yapılır.

Kaşlar: Düşük kaşlara kaş asma yapılarak kaş ucunun lateral kantusa olan mesafesi artırılır ve gözler açığa çıkartılır.

Burun: Rhinoplasty işlemi ile burun küçültülebilir, büyültülebilir ucu kaldırılıp indirilebilir veya burun uzatılıp kısaltılabilir.

Yanaklar: Yaşlı yüzde sarkmış olan yanaklar asılarak kaldırılabilir ya da şişman görünümlü yanaklar daha zayıf görünümlü hale getirilebilir. Elmacık kemikleri belirginleştirilebilir. Yanaklara dolgu yapılarak yüze daha dinlenmiş bir ifade verilebilir.

Dudaklar: Anatomik olarak üst dudak hafifçe alt dudağın (1–2 mm) önündedir ve alt dudak üst dudağa göre daha kalındır. Bazen burun operasyonu yaptıracak bayanlar için işlemin en önemli noktalarından birisi dudağın dolgu maddeleri veya hastanın kendi yağları ile kalınlaştırılmasıdır.

Çene: Profiloplasty’de burundan sonra en önemli etkili faktör çenenin değerlendirilmesidir. Ülkemizde en çok görülen sorun çenenin geride olması ve çene yüksekliğinin kısa olmasıdır. Bu kadınlarda yuvarlak bir yüze neden olurken erkeklerde de zayıf yüz hatlarına neden olur.

Çene altı bölgesi: Submental bölgedeki yağ fazlalığı hastanın çenesinin olduğundan daha kısa görünmesine yol açar. Bu bölgeye yapılacak basit bir liposuction çene kontörünü düzgünleştirir. Boyun bölgesindeki kırışık deri boyun germe operasyonu ile düzeltilebilir.

tarihinde yayınlandı 1 Yorum

PRP Tedavisi İle Saç Kökü Dokusu Yenileme

P.R.P tedavisi saç dökülmesini engelleyici, saç köklerinin canlandırılması ve yaş ilerlemesi ile oluşan kırışıklık, sivilce gibi izlerin tedavisinde uygulanan doku yenileme tedavisidir.

P.R.P. Tedavisi İle Saç Dökülmesi Tedavisi

P.R.P. tedavisi (Platelet Rich Plazma) kişinin kendi kanının özel işlemlerden geçirilip akyuvarlarının ve trombositlerinin ayrışması ile elde edilir. Saç sorunu yaşayan hastanın venöz kanından 10 cc / 1 çay bardağının 1/10 ‘u kadar alınır. Daha sonra kan beyaz ve kırmızı kan olarak iki kısıma ayrılır. Kırmızı kanda akyuvar, trombosit, pıhtılaşma faktörleri, PGF (Trombosit büyüme faktörü)’ler bulunur. Kırmızı kan özel bir işleme tutulduktan sonra seyrelmiş bölgeye napaj yöntemiyle enjekte edilir. Yapılan işlem ile doku yenilenmesi sağlanmıp saçlarda canlılık sağlanmaktadır.

P.R.P. tedavisi ile saç dökülmesi tedavisi işlemi 30 dakika kadar sürmektedir ve işlem sırasında acı hissedilmiyor ve herhangi bir ize sebep olmuyor. Enjekte sonrası kişi normal hayatına devam edebiliyor.

P.R.P. tedavisi (Platelet Rich Plazma) ayda bir defa olacak şekilde üç ay süreyle uyugulanması gerekiyor. Ve uygulamanın kalıcı olması için her yıl bir defa uygulanması tavsiye ediliyor.

PRP (Doku Yenileme) nin Cilt Üzerindeki Uygulaması

PRP ile kandan alınan büyüme faktörleri doku yenilenmesine destek olmaktadır ve lekelerin azalmasına, sivilcelerle kalan izlerin yok olmasına, cildin daha gergin, canlı ve parlak görünmesini sağlamaktadır.

 

[learn_more caption=”Cilt yüzeyinde hangi bölgelere uygulanmaktadır?” state=”open”]Prp yüz, boyun, dekolte ve el üstü gibi problemli olan herhangi bir bölgeye uygulanabilmektedir.[/learn_more]

[learn_more caption=”PRP’nin etkileri nasıldır?” state=”open”]

3 – 4 hafta sonra uygulama etkileri gözle görülür hale gelmektedir.[/learn_more]

[learn_more caption=”PRP nin Yan etkileri var mıdır?” state=”open”]

PRP tedavisinde elde edilen karışım hastadan kendi kanı ile hazırlandığı için kan yoluyla bulaşan bulaşıcı hastalıklara yakalanma veya alerji olma gibi risk olmamaktadır. İşlem sırasında kızarıklıklar oluşabilmekte birkaç saat sonra geçmektedir.[/learn_more]

[learn_more caption=”Tedavi süresi ne kadar zamanda tamamlanmaktadır?” state=”open”]

PRP tedavisi 3 seanstan oluşmakta,ayda 1 defa uygulanmaktadır. 6- 12 ay arasında da tekrarlanması gerekmektedir.[/learn_more]

[learn_more caption=”PRP uygulaması esnasında ağrı ya da acı var mı?” state=”open”]

Herhangi bir ağrı ya da acı hissi yaşanmamaktadır, krem ile uyuşturma işlemi sonrası uygulanmaktadır.[/learn_more]

[learn_more caption=”PRP tedavisi kimlere uygulanamaz?” state=”open”]

Aktif kanser hastaları hariç herkese PRP tedavisi uygulanabilmektedir.[/learn_more]

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Mezoterapi İlaçları

Mezoterapi, cildin orta tabakasına uygulanan bir tedavi yöntemidir. Saç mezoterapisi ise, saçın ihtiyacı olan vitaminlerin (mineral, protein vs…) saçlı deri içine çok ince iğnelerle enjekte edilmesidir. Özellikle kadınlarda cilt altından yüzeye çıkamayan saçların çıkışı sağlanır. Kişinin kendi mevcut saçları daha sağlıklı bir görünüme kavuşmuş olur. Saçın ihtiyacına göre haftada bir veya iki seans uygulanabilmektedir. 6 ila 10 seans sonrasında saçlardaki dökülme durmuş olur. Bu yöntem kliniğimizde hem erkeklere hem kadınlara uygulanmaktadır. Androjenik alopesi mezoterapinin “klasik ve iyi bilinen” bir endikasyonudur. Mezoterapi dökülmeyi iyileştirmek ve kontrol altına almak için ek bir yöntemdir. Sonuçlar yüz güldürücü ve kalıcıdır. Mezoterapi, yararlı ürünleri doğrudan ilgili dokuların etrafına veren bir tıbbi tekniktir. Ufak dozlar halinde deri içine enjeksiyonlar yapılır. Deri içine yapılan bu enjeksiyon, hücresel metabolizmayı uyarır ve dokuları canlandırmak için uygun zemin hazırlar.

Kullanılan Ürünler:
Çok sayıda ürün mevcuttur ancak bunların hepsi bir arada kullanılamazlar.
Lokal anestezik ilaçlar: Prokain, lidokain, mezokain.
Damar genişleticiler: Buflomedil, peridil heparin.
Hücresel etkililer: ADN
Ötofikler: silisyum ,salisilat.
Oligoelementler: Zn, selenyum, Cu, Co, vb.
Vitaminler: Vit H, B5 ve diğerleri.
Seansların şekli ve sıklığı : Seansların şekli ve sıklığı cildin yapısına, kişinin yaşına, saç dökülmesinin derecesine bağlı olmakla birlikte, mezoterapinin genel prensibine uyulmalıdır; “Az, seyrek ve en uygun yere”. İlk ay 3 veya 4 seans, ikinci ay 15 günde 1 seans, üçüncü ay 15 günde 1 seans, ayda 1 seans idame tedavi ile paket programlar kişiye özel hazırlanmaktadır.

SONUÇ; Mezoterapi bu endikasyonda her zaman kullanılması gereken etkili bir yöntemdir. Önerilen tüm tedavilerden daha etkilidir. Sahıslar ne kadar genç ise sonuçlar o kadar başarılı olmaktadır. Erkeklerde minoksidil, kadinlarda hormon tedavisinin ek olarak yapılması unutulmamalıdır. Anksiyete veya distoni mezoterapisi de tedaviye gereken vakalarda eklenmelidir.

saç mezoterapisi nedir? | izlesene.com

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Mezoterapisi Hakkında

Saç Mezoterapisi:

  • Mezoterapi saç dökülmelerinde en etkili ve önemli tedavi yöntemlerinden biridir.
  • Mezoterapi: çok ince uçlu bir iğne ile saçlı derinin orta tabakasına (dermis / hipodermis) minimal dozlarda yapılan mikroenjeksiyon yöntemidir.
  • Dermis tabakası cildin fonksiyonel tabakasıdır. Buraya yapılan enjeksiyonla, saç kökünün beslenmek için gereksinim duyduğu vitamin, mineral, oligelement ve dolaşım düzenleyiciler hedef dokuya doğrudan verilmiş olur.
  • Yani mezoterapi alternatif bir tıp yöntemi değil FDA onaylı farmakolojik ürünlerin alternatif yolla verilmesi işlemidir.
  • Tamamen tıbbidir.
  • Amaç, tamamen lokal bir işlemle hücre metabolizmasını uyarıp doku canlılığını tekrar kazanmaktır.
  • Mezoterapi, yaş, cins ayrılığı gözetmeksizin yapılabilir.

Saç Mezoterapisinin Avantajları:

  • Lokal / bölgesel uygulanımı
  • Doğrudan hedef dokuya verilim
  • Dökülmenin durmasının yanısıra tüm saçların daha canlı ve parlak görünmesi
  • Sistemik yan etki azlığı
  • Kullanılan ilaçların ufak dozlarda verilmesi
  • İlacın aktif yararlanımı
  • İlacı bizzat hekimin uygulaması
  • Seans aralarının uzun, seans sayılarının az olması
  • Sonuç kalitesinin yüksek olması
  • Düşük maliyet

Saç mezoterapisi üç etkili bir yöntemdir.

  1. Mezoterapinin ilk etkisi saç dökülmesini durdurmaktır. Erkek veya kadın, hangi nedenle olursa olsun, meydana gelen bozuklukluk beslenme ve dolaşım bozukluğudur. Saç  mezoterapisi beslenme ve dolaşım bozukluğunu, doğrudan hedefe yönelik olarak düzelltiği için dökülmeyi çok yüksek oranda durdurur.
  2. Saç mezoterapisinin ikinci etkisi, saç kalitesini artırmaktır. Kafa derisinde ölmeyip dökülmeyip bebek saçı gibi duran tüycüklerin veya birbirine yapışan, uçuşan ince telli saçların kalın saça dönüşmesi mümkündür. Bu doğrultuda dökülme ve ya cansızlaşma olmadan saçın canlılık ve parlaklığını amaçlayan bir çok insan içinde, bu etki önemli bir referanstır.
  3. Üçüncü etki ise saç hücrelerini bitkisel hayattan çıkarmaktır. Canlılıklarını korumalarına rağmen saç üretemeyen saç hücrelerine uyarır. Bu işlevle saçsız gibi görünen alanların bile harekete geçmesi sağlanabilir.
  • Saç dökülmelerinde, saç kökünde küçülme, saçın yaşam döngüsünde hızlanma ve saçın büyüme evresinin (anajen evre) kısalması söz konusudur.
  • Saçlı deri mezoterapisi ile saç kökü güçlenir. Yenilenme süreci uzarken dökülme süreci ve miktarı azalır.
  • Saç mezoterapisi dökülmenin durmasında ve kontrolünde çok önemli bir yöntemdir.

Saç Mezoterapisinde Seanslar:

  • Tek seansta bile kişi yarar görür.
  • Seans sayıları haftada 1 yapılır.
  • Çok yoğun dökülmelerde seanslar haftada 2 kez yapılabilir.
  • Mezoterapi, dökülmesi olmayan sadece daha canlı ve parlak saçlar isteyen kişilerde ise 2-3 haftada bir yapılan birkaç seans yeterlidir.
  • İlk yoğun kür için 10 seans yeterlidir.
  • Daha sonraki mezoterapi seansları; özellikle erkekler için 1-2 ayda bir yapılan idame tedavileri ile saçlar korunur.
  • Kadınlarda ise dökülmeye neden olan hastalık varsa bunun tedavisiyle birlikte yapılan mezoterapi sonrası idame tedavileri yılda 3-4 kez olsa yeterlidir.

Mezoterapiye Destek Tedaviler:

  • Mezoterapi seanslarıyla beraber ek yöntemler (radyofrekans, saç lazeri gibi..) destek amaçlı uygulanabilir
  • Şampuan, tonik, yağ gibi dışardan yapılan uygulamalar ek olarak önerilebilir.
  • Gerekli görülen hastalarda reçete ilavesi yapılabilir.
  • Özellikle erkeklerdeki androgenetik dökülmede bir ilacın kullanımı gereklidir.
  • İlaç tedavileri saç dökülmeleri kısa zaman önce başlamış olanlarda (5 yıl), önden açılması ve tam kelliği bulunmayan erkeklerde daha etkilidir. İlaç tedavisi mutlaka doktor önerisiyle ve resmi makamların onayladığı ilaçlarla yapılmalıdır

Mezoterapi Fiyatları Ne Kadardır:

  • İlaç fiyatlarına bağlı olarak değişmektedir.
  • Seansı 100 TL ile 200 Tl arasındadır.
  • Fiyat farklılığı kullanılan ilaç ve kliniklerin maliyetleri yansıtma biçimleriyle alakalıdır.
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Mezoterapisi Nedir?

Mezoterapi, cildin orta tabakasına uygulanan bir tedavi yöntemidir. Saç Mezoterapisi, saçın ihtiyacı olan vitaminlerin, minarellerin, proteinlerin, vs. saçlı deri içine çok ince iğnelerle enjekte edilmesidir.

Saç Mezoterapisi, kıl köklerini besleyen vitaminlerin, antioksidanların ve kan dolaşımını arttırıcı ilaçların 2 veya 4 mm’lik özel iğneler ve bir enjektör vasıtasıyla direkt kıl köklerine verilmesine dayanır.

Mezoterapi dökülmeyi iyileştirmek ve kontrol altına almak için ek bir yöntemdir. Sonuçlar yüz güldürücü ve kalıcıdır. Mezoterapi, yararlı ürünleri doğrudan ilgili dokuların etrafına veren bir tıbbi tekniktir. Ufak dozlar halinde deri içine enjeksiyonlar yapılır. Dermis içine yapılan bu enjeksiyon, hücresel metabolizmayı uyarır ve dokuları canlandırmak için uygun zemin hazırlar.
Kişinin kendi mevcut saçları daha sağlıklı bir görünüme kavuşmuş olur. Saçın ihtiyacına göre haftada bir veya iki seans uygulanabilir. 6 ila 10 seans sonrasında saçlardaki dökülme tamamen durmuş olur.
[box type=”bio”] Saç Mezoterapisi, hem kadına hem de erkeğe başarıyla uygulanabilmektedir.[/box]
Mezoterapiden fayda gören saç dökülmeleri;

  • strese bağlı,
  • mevsimsel,
  • metabolik nedenli saç dökülmeleri ve
  • gebelik sonrası ani saç dökülmeleri olarak sıralanabilir.

Özellikle kıl kökünde bir küçülmenin gözlendiği ve kılın oluşum ve büyüme evresi olan “anajen evresinde” kısalmanın saptandığı “androjenik alopesilerde (erkek tipi saç dökülmesi)” mezoterapi uygulanması faydalıdır.
Hormonal ve genetik saç dökülmelerinde ise bu yöntem destek tedavi olarak tercih edilebilir. Mezoterapi uygulamasında kullanılan karışım içeriği kişinin ihtiyaçlarına göre düzenlenebilmektedir.

Saç gelişimi için gerekli olan eksiklerin giderilmesiyle daha dolgun, hacimli ve parlak saçlara sahip olunur. Mezoterapide eksik olan maddeler küçük dozlarda ve direkt olarak saç köküne verildiği için yan etki riski oldukça az ve ihmal edilebilir olup, etki çok kısa sürede elde edilir.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Ekimi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

 

Saçınızın dökülmesinden rahatsız oluyorsanız, üstelik uyguladığınız yöntemlerden başarı elde edemediyseniz geriye bir seçeneğiniz daha kalıyor: Saç ekimi…

[box type=”info”] Saç ekiminde yeni kökler, 3. ayından sonra saç tellerini üretiyor, 6 ay içinde de normal uzunluğuna erişiyor… [/box]

Uzmanlara göre aslında saç dökülmesi, saçın kendini yenilemesi demek. Günlük olarak 80-100 adet saç telinin kaybedilmesi de son derece normal karşılanıyor. Ancak bu miktar daha fazlaysa ve siz bölgesel bir eksiklik görüyorsanız işte bu rahatsız edici… Eğer saçınızın dökülmesinden rahatsız oluyorsanız, üstelik uyguladığınız yöntemlerden başarı elde edemediyseniz geriye bir seçeneğiniz daha kalıyor: Saç ekimi!

Ancak saç ekimi bölgesel dökülmelerde uygulanabilir. Çünkü saçlı bölgedeki kökler alınıyor, ardından saçsız bölgelere yerleştiriliyor. Bu nedenle saçları tamamen dökülen kişilerin saç ektirme şansları yok!
Şartlarınız uygunsa ve saç ekimi yaptırmışsanız, yeni köklerin 3. ayından sonra saç tellerini üretmeye başlığını belirterek, ‘Yaklaşık bir yılda da saçlarınız son halini alıyor. Yani biraz zaman alsa da, dökülen bölgelerde eskisi gibi doğal, canlı ve kalıcı saçlara sahip oluyorsunuz.

Saç Ekimi İçin Konuşulan İki Seçenek Var: FUT ve FUE

Saç ekimi; başın arka tarafından,iki kulak arası ve ense üzerindeki saç açısından zengin olan bölgeden alınan saçlı dokuların, saçların olmadığı veya seyrek olduğu bölgeye nakledilerek gerçekleştirilmesi işlemine deniyor.

  1. FUT (Foliküler Ünite Transplantasyonu): Günümüzde dünyanın en ileri ve gelişmiş saç ekimi kliniklerinde uygulanmakta olan tekniktir. Bu yöntemde, ense üzerindeki sağlıklı ve dökülmemiş bölgeden alınan saçlı deri, mikroskop altında doğal yapıları bozulmadan uygun tekniklerle, saç ve saç köklerini barındıracak şekilde 1’li, 2’li, 3’lü ve 4’lü kümelere ayrılarak seyrelmiş ya da tamamen dökülmüş olan bölgeye ekilir.Ensede saçların alındığı bölge, plastik ve yeniden yapılandırma cerrahi yöntemlerine uygun olarak dikilir. Bu sayede, arkadaki dikiş izi en aza indirgenmiş olur ve iz ancak saç tamamen kazıtıldığında görülebilir. Dikiş, ameliyatı takip eden 12-15. günde alınır. Hazırlanan saç kümelerinin yerleştirilmesi (ekimi) aşamasında, dizilimi, uygulanacak saç çizgisi, mevcut saçların çıkış yönlerine uygunluğu ancak bu konuda uzun yıllar deneyimli bir uzman tarafından tasarlanabilir. Doğal görünen saç ekimi ile kötü görünümlü saç ekimi arasındaki fark, işlemi yapan uzman ellerin sanatsal becerisiyle ilgilidir.
  1. FUE (Foliküler Ünite Ekstraksiyonu): Saç köklerinin özel ince uçlu iğnelerle ense üzerinden ya da vücudun belirli bölgelerinden tek tek alınarak seyrelmiş ya da tamamen dökülmüş olan bölgeye nakledilmesidir. Ense üzerinde dikiş olmadığı için, dikiş izi de söz konusu değildir.

Doğru uygulanmış FUT veya FUE yöntemlerinin, sonuçları bakımından birbirinden farkı yoktur. Eğer saç çizgisi doğru hazırlanmış ve yönlendirilmeleri doğru yapılmış ise her iki yöntemin de sonuçları doğal görünmektedir.

[box] Operasyondan önce ve sonra… [/box]

  • Operasyondan 15 gün önce düzenli olarak kullanılan saç ilacı, vitamin, aspirin vb. ilaçlar kesilmelidir.
  • Operasyon sabahı saçlarınız PH nötr bir şampuanla yıkanmalıdır.
  • Operasyondan önceki akşam uykunuzu almış olmanız gerekmektedir.
  • Operasyon sabahı, hafif bir kahvaltı edebilirsiniz.
  • Üzerinizde kolye, yüzük gibi metal takılar bulunmamalıdır.
  • Operasyon sonrasında kullanılması gereken ilaçları yanınızda getirmeniz gerekmektedir. İlaçların size gösterilerek anlatılması daha iyi anlamanızı sağlayacaktır.
  • Operasyon sonrasında yanınızda bir şapka getirmeniz tavsiye edilir. Bere şeklinde saça yapışacak bir şapka olmamasına dikkat etmelisiniz.
  • Giyilmesi kolay, önü açık bir kıyafet tercih etmelisiniz.
  • Operasyondan sonra yanınızda size refakat edecek bir yakınınızın olması gerekir. Yalnız başınıza araba kullanmayın.
  • Operasyondan önceki akşam alkol alınmaması gerekir.
  • Operasyondan itibaren 3 gün sigara ve alkol alınmaması gerekir.
  • Sürekli kullandığınız losyon şeklinde saç ilacınız varsa bu ilacı operasyondan 1 ay sonrasına kadar kullanmamalısınız.
  • 10 gün sportif faaliyetlerden uzak kalmanız gerekir.
  • En az 3 gün ayakkabılarınızı giymek veya başka bir şey için eğilme hareketi yapılmamalı.

[box type=”warning”] Saç Ekimi Sonrası Saçlarınızı Yıkama Önemli[/box]

  • Doktorunuzun önereceği losyon sadece saç ekimi yapılan bölgeye yumuşak hareketlerle sürülüp iyice yedirilmeli.
  • 1 saat bekletildikten sonra tüm saçlar doktorunuzun önereceği şampuanla yıkanmalı.
  • Kurulama işlemi tamponlama şeklinde, havluyla ovulmadan sadece dokunup kaldırma hareketleriyle yapılmalı. Havlunun ütülenmiş ve soğutulmuş olmasına özen gösterilmeli.
  • Yıkama programı 10 gün boyunca her gün uygulanmalı.
  • Losyon 10 gün sonra bırakılıp yıkama işlemine sadece doktorunuzun önereceği şampuanla devam edilmeli.

9 Soruda Saç Ekimi Nedir?

[learn_more caption=”İşlem ne kadar sürer?”]Saç ekimi yapılacak bölgenin büyüklüğü, cilt ve saç yapısı, uygulanacak tekniğe bağlı olarak değişmekle birlikte, yaklaşık olarak 4-6 saat arası süren bir işlemdir.[/learn_more]
[learn_more caption=”Ağrı ya da acı hisseder miyim?”]
Saç ekimi operasyonu lokal anestezi altında gerçekleştirilip kesinlikle ağrı ya da acı hissedilmeyen bir işlemdir.[/learn_more]
[learn_more caption=”Hangi tekniği öneriyorsunuz?”]
Kullanılacak tekniği biz değil, sizin saçlarınızın ve cildinizin yapısı belirleyip doğru tekniğin uygulanması çok önemlidir. Ön görüşme esnasında yapılacak teknik ve neden o tekniğin seçildiği detaylı bir şekilde anlatılıp karar verilir.[/learn_more]
[learn_more caption=”Ekilen saçlar kesinlikle çıkar mı?”]
Evet çıkar. Greftlerin (saç kümesi) hazırlanması, bekletildiği koşullar ve doğru tekniğin uygulanması, sonucu direkt etkileyen faktörler olup, yerine getirildiği takdirde sonuç yüzde 100 başarılıdır.[/learn_more]
[learn_more caption=”Ne zaman dışarı çıkabilirim?”]
Operasyondan sonra dışarıya çıkmanızı engelleyecek bir durum yoktur. İlk 2-3 gün minik minik pembe noktacıklar görülüp, yavaş yavaş solmaya başlayarak bir hafta içinde normal haline dönüp dışarıya çıkmanızı engelleyecek bir durum teşkil etmez.[/learn_more]
[learn_more caption=”Ekilen saçlar ne zaman çıkar?”]
Operasyon tarihinden 3 ay sonra küçük küçük görünmeye başlayıp, yaklaşık 6 ay içinde normal uzunluğuna erişir.[/learn_more]
[learn_more caption=”Ekilen saçlar ileriki tarihlerde dökülür mü?”]
Hayır dökülmez. Çünkü ekilen saçlar dökülmemeye kodlanmış bölgeden alınıp, bu özelliğini yeni ekilen bölgede de devam ettirir.[/learn_more]
[learn_more caption=”Saç ekimi yaptırdığım belli olur mu?”]
Uygun teknikle doğal bir şekilde ekilmiş saçlar kesinlikle belli olmaz. Bunun için operasyonu yapacak ekibin deneyimli olması çok önemlidir. Çünkü uygulanacak ekimin şekli kişinin cilt ve saç yapısına, ekim yapılacak bölgeye göre değişip, her biri teker teker değerlendirilmelidir.[/learn_more]
[learn_more caption=”İşlemi uygulayacak kişiler kimlerdir?”]
Saç ekimi plastik cerrahlar yönetiminde, konusunda uzun yıllar deneyim kazanmış uzmanlar tarafından gerçekleştirilmelidir..[/learn_more]

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Bakımlı Saçlar İçin Kurallar

Muhteşem saçlar için önemli kurallar

Güzel ve parlak saçlara nasıl sahip olunur?

[box type=”bio”] KURAL 1 [/box]
Saç sadece kökünden beslenir. Bu kural hiç unutulmamalıdır. Dışarıdan lokal olarak uygulanan preparatlar, saçlarımıza sağlık getirmez. Bu tür uygulamalar, saçların yıpranmış görüntüsüne, kısa süreli değişmeler dışında yarar sağlamaz. Saçlarımız için gerekli olan

[box type=”bio”] KURAL 2 [/box]

Saç boyası, renk açıcılar, jöle ve köpük gibi kimyasal maddelerin günümüzde çok sık kullanılıyor. Bu maddeler doğru kullanıldığında, nadiren saçlara zarar verir. Cosmotürk’ün haberine göre, çok sık ve uzun süreli uygulamalar, saçların zaman içinde zayıflamasına ve kırılmalara sebep olur. Sık şampuanlama saçların yıpranmasına sebep olur. Gün aşırı yıkama, saç sağlığı açısından uygun gözükmektedir.

[box type=”bio”] KURAL 3 [/box]

Saçlar ıslak iken daha kırılgandır. Islak saçlar yumuşak havlularla ve düşük ayarlı kurutma makineleriyle kurutulmalıdır.

[box type=”bio”] KURAL 4 [/box]

Aynı şekilde kaba ve sert fırçalama, saçların çabuk yıpranmasına ve mat görünmelerine neden olmaktadır.

[box type=”bio”] KURAL 5 [/box]

Kimyasal içeriği az olan bakım ürünleri kullanmalıyız. Örneğin ammoniyum lauryl sülfat ya da silikon içeren ürünler, saçlarımızı aşırı kurutarak daha kolay kırılmalarına yol açmaktadır.

[box type=”bio”] KURAL 6 [/box]

Sıkı toplanmış saçlar, atkuyrukları, topuzlar ve örgüler saçların köklerini zayıflatır. Özellikle alnın yan kısmındaki saç dökülmelerinin sebebi saçların sıkı ve gergin toplanmasıdır.

[box type=”bio”] KURAL 7 [/box]

Saç sağlığı için en önemli olan diyetin içeriğidir. Protein açısından yetersiz diyetler, saç köklerini dinlenme dönemine sokarak, proteinden tasarruf etme yoluna gider. Bu ağır diyetleri takiben 2–3 ay içinde yaygın saç dökülmesi görülebilir.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saçlarınız Yaşınızı Belli Eder

Yaşlanmak doğal bir süreçtir ama yavaşlatabilir. “Yaş 35 yolun yarısı” demek yerine doğru beslenme ve yaşam değişikliği uygulamalarını deneyebilirsiniz. Artan yaşla birlikte vücudumuzun yapıtaşları olan hücrelerimizin kendini yenileyebilme özelliklerinde azalmalar meydana gelmektedir.

Hücre yaşlanmasında pek çok faktör rol almaktadır; çevresel ve içsel kirlenmenin yarattığı olumsuz etkiler, güneşin zararlı ultraviyole ışınlan, bilinçsiz beslenme ile alınan serbest radikallerin neden olduğu hücre ölümleri, hareketsiz yaşam, stres, alkol ve sigara en belirgin olanlardır.

Sağlık alanındaki son gelişmeler ışığında ise artık yaşlanmak ama ihtiyarlamamak mümkün. İşte anti-aging’in mantığında bu süreçleri yavaşlatmak, hücrelerin sağlıklı fonksiyonlarını korumalarını sağlamak yatar. Anti-aging alanında önemli destek ürünlerden önemli üç tanesi alfa lipoik asit, hyaluronik asit ve silikon’dur.

Yorgunluğa karşı öneriler

Anti-aging’de önemli bir antioksidan olan alfa lipoik asit aynı zamanda çok etkili bir cilt koruyucudur.
En çok kırmızı et, maya ve karaciğerde bulunmaktadır. Ancak diyet destek ürünü dediğimiz doğal ek besinlerle de yararlanmak mümkündür. Alfa lipoik asit cildi hücrelere zarar veren serbest radikallere karşı koruyarak antioksidan etki gösterir ve hücre ölümlerini yavaşlatır veya önler.

Kırışıklıkları engelleyip cildin daha genç, parlak ve duru görünmesini sağlar. Hafif-orta derinlikteki kınşıkhkları neredeyse yüzde 50 oranında azalttığı görülmüştür. Yorgunluk hissedenler tarafından da kullanılabilir.

Ciltteki kuruluğa, sarkıklığa son

Hyaluronik asit ise kırışıklık tedavisindeki etkileri kesinleşince son beş yıldır yaygın uygulama alanı bulan bir maddedir. Dokuların arasını doldurur ve derinin nemli kalmasını sağlar. Ayrıca derinin  yenilenmesine yardım eder. Aslında doğal olarak deride bulunmasına rağmen, yaşla birlikte azalır.
Ağız yoluyla alınan ve bölgesel olarak uygulanan kombine hyaluronik asit kullanımı sonucu alın bölgesindeki kırışıklıkların önemli derecede düzeldiği ve deri elastikiyetinin arttığı gözlenmiştir.

Aynca hyaluronik asit kullananların ciltlerinde görülen kuruluk, şişkinlik ve sarkıklıklar da düzelir. Bu nedenle yüzdeki tüm bölgelerde; alın, kaş arası, göz kenarları, burun ve ağız kenarlarında oluşmuş tüm çizgilerin yok edilmesinde kullanılmaktadır.

Tırnaklar ve kemikler için birebir

Silikonun normal büyüme ve gelişmenin sağlanması, kemiklerin bütünlüğü, saç, cilt, tırnak, kalp damarlannın ve hücre mukus membranlannın sağlığının korunması ve devamlılığı gibi işlevleri vardır.

Son çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlara bakarsak silikon;

Yaşlanmış cildi, saç ve tırnakları onarır. Güneş ışığı yüzünden zarar görmüş ciltlerde yüzde 30 iyileşme olduğu gözlemlenmiştir.
Kemikler için de önemlidir. Kemiklerde kalsiyumun depolanmasında işlevi vardır.Kalp ve kalp damarlarının sağlığı için de çok önemli bir antioksidandır.

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Saç Dökülmesinin Somut Nedenleri

Bakımlı saçlar, yüzyıllardır özellikle kadınlar için güzelliğin en önemli unsurlarından birisi. Öyle ki saçlarda meydana gelen her patolojik durum, kişide derin psikolojik sorunlara neden olabiliyor. Dolayısıyla saç problemleri kişiler için önemli bir stres kaynağı oluşturuyor.

Kadınlarda; “yaygın” ve “erkek tipi” olmak üzere iki tip saç dökülmesi görülüyor. Erkek tipi saç dökülmesinde, özellikle saç üst kısımlarında seyrelme ve bu bölge saçlarında incelme gerçekleşiyor. Erkek tipi saç dökülmesi genellikle yumurtalık kistleri, hormonal bozukluklar ve böbrek üstü bezi büyümeleri sonucu oluşuyor.

[box type=”bio”] Hızlı kilo kaybı saçların dökülmesine neden oluyor[/box]

Kullanılan ilaçlardan beslenme alışkanlıklarına kadar pek çok faktörün saç dökülmesi üzerinde etkili olabilmektdir.

“Saç, vücut sağlığının spesifik bir barometresidir. Saç dökülmesinin yaygın nedenleri arasında tansiyon düşürücü, kan sulandırıcı, lipid düşürücü ve guatr ilaçlarının da araların da bulunduğu ilaçların yanı sıra radyasyon ve kemoterapi gibi kimyasal maddelere maruz kalınması yer alıyor. Hormonal nedenler ile sıkı diyetler ve hızlı kilo kaybı gibi beslenme faktörleri, anemi, gebelik, ateşli hastalıklar da saç dökülmelerinde etkili oluyor. Vitamin ve özellikle çinko ve selenyum gibi mineral eksiklikleri, yaşlılık, tiroid ve bağışıklık sistemi hastalıkları, yaygın veya bölgesel deri hastalıkları, psikolojik veya fiziksel stres gibi nedenler de saç dökülmelerine yol açıyor.”

[box type=”warning”] Saçın her gün yıkanması doğru değil[/box]

Saç dökülmesini önlemek için önce buna neden olan hastalıkların tedavi edilmesi gerekir.

“Saç dökülmesini önlemek için öncelikle altta yatan hastalıkların tedavi edilmesi gerekiyor. Bunun dışında beslenme alışkanlıklarına, özellikle proteinden zengin, karbonhidrattan fakir beslenmeye, yeşil sebze, süt, yumurta, baklagiller tüketimine dikkat edilmeli. Saça mümkün olduğu kadar boya, jöle, fön gibi fiziksel ve kimyasal uygulamalar yapılmamalı. Kışın soğuğa, yazın güneş ve deniz suyunun oluşturduğu kuruluğa karşı gerekli önlemler alınmalı. Saçı her gün yıkamak doğru değil. İki üç günde bir PH değeri 5,5 olan şampuanlar ile yıkamak yeterli. Saçı sık yıkamak saçın yağ dengesini bozar. Eğer bu hususlara dikkat edilirse zaten saç dökülmesi de en aza indirilir.”

[box type=”warning”] Sonbaharda saçlar daha çok dökülüyor![/box]

Mahmure’deki habere göre, sonbaharda saç dökülmesi diğer mevsimlere göre daha fazla oluyor. Bunun nedeni bu mevsimde sebze ve meyvenin az olması nedeniyle vitamin alımının azalmasıdır. Ayrıca havaların soğumaya başlamasıyla saçı besleyen kısım olan ve saç soğanı olarak adlandırılan bölgedeki kanlanmanın azalması, soğan kısmının boyutlarında küçülmeye neden oluyor. Bu da saçta dökülmeye yol açıyor. Fakat bir süre sonra bu dökülme kendiliğinden geçiyor. Devam etmesi durumunda bir doktora başvurmakta yarar var.

Gebelik döneminde saçların tümü büyüme evresine girerken, doğumdan üç dört ay sonra saçların hepsi dökülme evresine giriyor ve dökülüyor. Fakat bu, mevsimsel saç dökülmesi gibi geçici bir durum. Doğumdan sonra başlayan bu saç dökülmesi 6 ay ila 1 yıla kadar uzayabiliyor. Gebelik döneminde ek çinko kullanımıyla doğum sonrası meydana gelen saç dökülmesinin şiddeti azaltılabiliyor. Ayrıca gebelik döneminde demir eksikliğinin giderilmesi de bu dökülmenin azaltılması açısından önem taşıyor.

[box type=”info”] Sağlıklı saçlar için deniz mahsulleri tüketin.[/box]

Saç dökülmesinin en önemli nedenlerinden birisi dengesiz beslenmedir. Sağlıklı saçlar için öncelikle;

  • Yeterli protein ve çinko (özellikle yumurta, deniz ürünleri, fasulye, ceviz ve süt),
  • B12 vitamini (karaciğer, börek gibi sakatatlar, deniz ürünleri ve süt),
  • Folik asit (yeşil yapraklı sebzeler, mısır ve mercimek),
  • Bakır (lahana, karnabahar ve diğer yeşil yapraklı sezeler)
  • Selenyum (deniz ürünleri, soğan, sarımsak) gibi vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınmasına dikkat edilmesi gerekiyor.

[box type=”info”]Ayrıca sigaradan uzak durmak saç sağlığı için önem taşıyor.[/box]

Bilinenin aksine saçları kısa kestirmekle saçların gürleşmesi arasında doğrudan bir bağlantı bulunmuyor. Sadece saçların uzaması ile saç telleri daha kırılgan bir hale geliyor. Saç bu kırılmaların temizlenmesi ile daha kolay uzuyor ve daha canlı hale gelebiliyor.